21 Mart 2008

Dünyanın En İyi Defansı?

Ramos, Pepe, Cannavaro ve Heinze. Real Madrid teknik direktörü Schuster 'e göre dünyanın en iyi defansı. Bu sezon sadece bir kez birarada oynayabildiler. Nou Camp'da Barça deplasmanında! Her seferinde biri ya da ikisi sakattı. Şimdi hepsinin sağlam raporu var. Tekrar dönelim dünyanın en iyi defansı mevzusuna. Daha iyi bir 4'lü varsa, kim?

Robert Acquafresca

At yarışı meraklıları iyi bilirler oynadıkları atın anasını, babasını. "Orijini iyi, babası kumda iyi koşardı" derler. İş futbol olunca bu ana baba meselesi ezberlenecek mevzu değil. Robert Acquafresca: Hani başka bir soyadı olsa bir düşünürsün de; bu adam %100 İtalyan duruyordu. Meğerse anne tarafı Podolski'nin memleketlisiymiş. Polonya milli takımı da "İtalyanlar da santrfor bol gel biz de oyna" demişler ama ikna edememişler. Inter'in altyapısındayken akılda kalan adıyla hafızama kazımıştım. Cagliari forması giyiyor. 1987 doğumlu. Italya U21'de Zola'nın en güvendiği forvetlerden. Polonyalılar elinden kaçırdığı forvetlere bakıp bakıp ağlıyorlardır:
Miroslav Klose, Lukas Podolski, Tomasz Radzinski ve Acquafresca...

İtalya Derbisi

Ne Milan ne Roma ne Lazio ne de Fiorentina. İtalya derbisinin iki tarafı onlar: Inter ve Juventus. Juventus şampiyonluk yarışında olsaydı çok daha zevkli olurdu ama Serie B'den gelip Şampiyonlar Ligi vizesi almak da yetecek onlara bu sezon. Fiorentina 5 puan geride ve 4 puan arkasındaki Milan'ı savuşturursa onlar da Şampiyonlar Ligi'ne gidecek. Moggi skandalında Juventus'un yıldızlarlarını kapan Inter şimdi onlarla vurmaya çalışacak. Ne kadar adilse işte! Maç cumartesi akşamı 21:30'da. Bu maçtan Sevilla-Atletico Madrid 'e yatay geçilir...

Klaas Jan Huntelaar

Onu PSV elinden kaçırdı demek haksızlık olur. Forvet bolluğu yaşıyorlardı o yıllarda. Sene 2002. Van Nistelrooy, Man. United'a gitmiş, Hesselink ve Kezman forvette. Huntelaar o tarihte 20 yaşında PSV kadrosunda ve ilk onbirde ona yer olmayınca kiralık gönderiliyor. Sözleşmesi bittiğinde de PSV ile yenilemiyor ve Heerenveen'in yolunu tutuyor. Ajax'da 3. sezonu ve Haziran ayında en çok para yapacak forvetler listesinde ilk sıralarda. Hollanda ligindeki gol istatistikleri zaman zaman yanıltır insanı ama; Huntelaar harbi bir golcü! 25 yaşında ve artık büyük bir kulübe gitme zamanı geldi. Van Nistelrooy'un veliahtıydı ve kulüp düzeyinde de sanki bu gerçek olacak. Real Madrid'deki Hollandalıların varlığı onu La Liga'ya götürebilir. İki taliplisi daha var; Drogba sonrası golcü bakan Chelsea ve gelecek sezon artık şampiyon olmalıyım diyen Juventus.

Barça Mat(a) Oldu

Kanal A'nın spikeri efendi efendi maç anlatıyor. Seviyorum bu kanalı, Fransa Ligi, İspanya Kral Kupası. İyi iş çıkartıyorlar. Dün akşam da Valencia-Barça maçını verdiler. 1-1'in rövanşında Messi yok, Ronaldinho yok, Henry'i de yanında oturtmuş Rijkaard. Bojan genç yetenecek ama kaçırdıkları ve pas hatalarıyla takımı yaktı. Ben, Dos Santos ile birlikte biraz "overrated" olduklarını düşünüyorum. İlk golden önce Baraja yakın planda ekrana geldiğinde ne güzel adamdın sen Valencia'nın mesut günlerinde dedim içimden, iki dakika sonra 90'a çaktı topu. Sol açık Mata çok tuttuğum adamlardan, İspanyol milli takımı ile 2010 elemelerinde karşımıza çıkacak, 2 golle Barça' nın nefesini kesti. Barcelona'da Xavi yine muhteşem oynadı, herkes yıldız bu adam altyapıdan gelen işçi. Defansı evlere şenlik Barça, Toure de kenara gelince tuş oldu. Puyol sağ açık oynuyordu son çeyrekte. Valencia'nın defansı da Barça'dan hallice işte. Saçma sapan iki gol yediler. Henry'e o kafayı vurduran defansı bizim buralarda asarlar. Valencia rezil sezonunda Avrupa'ya gitme şansını yakaladı. Getafe'nin gelecek sezon Avrupa'da olması için kupayı kazanması lazım. Tribünlere dair bir not. Finale çıkmanın sevinciyle beyaz bayrak sallayan Valencia taraftarı cebinde mutlaka beyaz mendil taşıyordu. Kaybetseler o beyazlar Koeman'a güle güle diyecekti...

Varsa Yoksa Futbol

Futbol kitaplarının durduğu rafa bir ufak kardeş daha geldi. Varsa Yoksa Futbol. Yazarlarından Emre Atasoy kitabı bitirdikten sonra Arjantin'e Independiente'yi desteklemeye giden; dönerken de bana Boca-River derbilerinin tarihini konu alan kitabı ve Güney Amerika'nın acı soslarını ve River Plate atkısını getiren adam. Adem Koçal ile birlikte kaleme almışlar, kitap çocuklara hitaben eğlenceli bir dille yazılmış. Çocuğu olan alsın, olmayan da doğmamış çocuğa hediye niyetine okuyup kenara atsın bence. İdeefixe'de var. 4.55 YTL

20 Mart 2008

Game Over

Avrupa Ligleri'nin yayın hakkını alan kanallar da bir garip! Akşam izleme şansım yoktu ama Roma-Lazio maçı basket maçına kurban gitmiş; sanırım NTV Spor'un da anlaşmasında bu maçın hakkı yok. Tottenham-Chelsea maçını Fox yayınlamamış, -Digiturk'deki Fox'u kaç kişi izliyor ki-Ahmet Çakar'ı yarışma programı varmış gelen bir yorumdan öğrendiğim. Bu ligler şifreli bir yayın grubuna geçene kadar böyle mundar edilecek; burası kesin. Lazio-Roma derbisinin sonucu tam "derbilerin sonucu kestirilemez" olmuş. Fotodaki Lazio'luların pankartı elbette tüm maç boyunca kenarda bekletilen ve Behrami'nin golünden sonra açılan bir pankart. Evet Roma için game is over. Inter puan farkını berabere kaldığı haftada 7'ye çıkardı. Roma kazansa biraz heyecan olur ama Inter yine bırakmazdı. La Liga'da Real Madrid de 7 puan önde, Fransa'da lider Lyon ile Bordeaux arasındaki fark 6. Ne varsa galiba Premier Lig ve bizim ligde var!...

Jorge Luis Borges

İki gün önce bir blogda rastladım Jorge Luis Borges'e. "Futbol 22 oyuncunun bir topun peşinden koşmaktan başka birşey yapmadığı bir oyundur"* demiş. Çok mu orijinal? Milyon adam demiştir bunu. Borges deyince mi değere biniyor; hayır. Hani futbol aşığı birinin okuduğunda ayıp ettin baba diyebileceği, bir de futbol asla futbol değildircilerin ağırına gider türden... Peki nerden çıktı? Dün akşam Ankara'da, Gençlerbirliği-Galatasaray maçını seyrederken Borges düştü aklıma. Haklıymış Arjantinli. Biri kalkıp bana bu maçın kim kaç kilometre koştu istatistiklerini verse; kötü konuşurum hani. Tottenham-Chelsea maçı kaçtı, şimdi gidip özetini bulmak lazım nette, bulan varsa lütfen eklesin...

* "El futbol es un juego en el que veintidós jugadores no hacen mas que correr detras de una pelota".

2. Tromso Faciası

Carquefou mucizesi bu kez Erik Gerets 'i yaktı. 17 bin nüfuslu kasabanın 5. ligde oynayan takım tam adını da verirsek US Jeanne d'Arc Carquefou, Nancy'den sonra şimdi de Marsilya'yı eledi Fransa Kupası'ndan. Fransızlar hatırlar mı bilmem ama bu Erik Gerets'in kariyerine 2. Trömsö faciası olarak geçti bile. UEFA Kupası'nda 3-1 kazandığı ilk maçtan sonra Zenith'e turu vermişti Rusya'da şimdi de kupanın dışında kaldı Marsilya. Maç, Nantes'da Beaujoire stadında oynanmış ve 38 bin seyirci varmış tribünlerde. Dün Ankara'da yarı final maçında 5000 bin seyirci vardı, 200'ü Gençlerbirliği taraftarı! Erik Gerets maçtan sonra "bazen bir mağlubiyet size bir galibiyetten çok daha fazlasını öğretir. Ben de bu akşam çok şey öğrendim ama bunu kendime saklıyorum" demiş. Keşke eskiden öğrendiklerini de hatırlayabilse...
Erik Gerets: "Parfois, on apprend plus d'une défaite que d'une victoire. Je pense que j'ai beaucoup appris ce soir. Quoi ? Je vais le garder pour moi... "

Madrid'in Namusu

Bu sezon Madrid şehrini onlar temsil ediyor Avrupa'da ve Kral Kupası'nda. Madrid'in 2 büyüğü Real Madrid ve Atletico Madrid'in 2 kulvarda yarış dışı kalması sonrasında şehrin namusu! onlara kaldı. Getafe geçen sezondan sonra bu sezon da kupada finale kaldı. Hem de Racing Santander gibi bu sezonun flaş takımını saf dışı bırakarak. İlk maçı 3-1 kazanmışlardı evlerinde, deplasmanda 1-1 ile şimdi Camp Nou'da 1-1 biten Barça-Valencia eşleşmesinin bu akşam oynanacak rövanşından çıkacak rakiplerini bekliyorlar.
Geçen sezonki performansları Schuster'i Real Madrid'in başına getirmişti. Bu sezon da Michael Laudrup aldı bayrağı ve tökezlemeden yürüyor. UEFA Kupası'nda sert kura çektiler, Bayern Munih'i de elelerse muhteşem bir sezon olacak onlar adına. Küçük takımlarda çok iş yapan hocalar her zaman prim yapar İspanya'da. Laudrup bu çizgiyi devam ettirirse ona Barcelona yolu açılır. Getafe'nin önünde alabileceği 2 kupa var ama ligdeki durumları gelecek sezon için pek iç açıcı değil. Avrupa Kupaları'na gitmeleri çok zor...

Şampiyonlar Ligi'ne Bir Bilet

La Liga'da Şampiyonlar Ligi vizesi alacak 4. takım kim olacak sorusuna kesin olmasa da cevap verecek bu karşılaşma: Sevilla-Atletico Madrid. A. Madrid 47, Sevilla 45 puanda. İki takımın da bu sezon 4. sırayı almak dışında bir hedefleri kalmadı. Önlerindeki Villarreal'ı yeme şansları da pek yok, Nihat'ın takımı Barça'nın 2 puan gerisinde ve onların tökezlemesini bekliyor Şampiyonlar Ligi'ne direkt gidebilmek için. Sezonun ilk yarısındaki maç keyifliydi. Atletico 4-3 kazanmıştı. Cumartesi akşam 23:00'de NTV'de...

Ruud Van Nistelrooy

Haftalardır sakattı, operasyonu göze almadıklarından kumar oynadılar ve kaybettiler. Van Nistelrooy sonunda narkozu yedi ve geri döndüğünde lig neredeyse bitmiş olacak. Barselona medyası artık Real Madrid'i karıştırmak için mi yazıyor bilinmez, Van Nistelrooy'un Madrid'den kaçıp Amsterdam'da kulüpten izinsiz Hollanda F. Fed baskısıyla ameliyat olduğunu söylüyor. Real Madrid'in deplasmanlarda kaybediyorsa sebebi onun yokluğudur. Rakip defansı çıkartmayan, kaleye sırtı dönük top tutabilen Hollandalı gol vuruşları bir kenara Real Madrid'in rakip sahada kaldığı süreyi uzatıyordu. Şimdi onun yokluğunda Soldado, Higuaini Baptista 3'lüsü figüranlığa soyunacak. 1.5 ay yok yazılıyor ama sezonu kapadı demek daha doğru olur. Real Madrid'in şansı yola sadece bir kulvarda devam etmesi ve 7 puanlık kredisi...

Haftasonu Futbol

21 Mart Cuma
20.00 Fenerbahçe - Kasımpaşa (Lig Tv)
22 Mart Cumartesi
13.00 Sakaryaspor - Kartalspor (D Spor)
16.30 B. Münih - B. Leverkusen (Ntv Spor)
17.00 Middlesbrough - Derby County (Fox)
18.10 Nancy - Metz (Kanal A)
19.00 İBB - Beşiktaş (Lig Tv)
21.00 Mallorca - Deportivo (Ntv Spor)
21.30 Inter - Juventus (24)
23.00 Sevilla - A. Madrid (Ntv)
23 Mart Pazar
13.00 Diyarbakırspor - Eskişehirspor (D Spor)
15.00 Trabzonspor - Kayserispor (Lig Tv)
15.30 M. United - Liverpool (Fox)
18.00 Chelsea - Arsenal (Fox)
18.00 H. Berlin - Schalke 04 (Ntv)
18.00 Barcelona - Valladolid (Ntv Spor)
19.00 Galatasaray - Denizlispor (Lig Tv)
19.00 Rennes - Lens (Kanal A)
20.00 Real Madrid - Valencia (Ntv)
21.10 Boca Juniors - Colon (Ntv Spor)
22.00 Lyon - PSG (Kanal A)

19 Mart 2008

Robocop Ramon

Biraz Tanju biraz Aykut kuşağından. Yolu hiç Avrupa'ya düşmemiş. Kariyerinin en sıkı yılları da 89-93 yılları arasında River Plate'de. Ramon Medina Bello. 91 Copa America ve 94 Dünya Kupası'nda Arjantin milli takım kadrosunda. Sonrasında soluğu Japonya'da almış. Mış'lı anlatıyorum çünkü bu adamı tanımıyorum. İlginç fotoğrafı sonrasında araştırdım. 89-90 sezonunda şampiyon River Plate'in kadrosundayken arkadaşı Robocop yapmışlar gazeteciler. Foto muhabirleri her zaman böyle yaratıcı(!) fikirler peşinde koşarlar. Galatasaray'da Hagi'yi bile ata bindirmişlerdi Mahşerin 4 Atlısı manşeti altında. Hakan Şükür, Okan vardı 4. kimdi, gelmedi aklıma. Bir de kaleci Martinez'in Sakarya'da oynarken giydiği Örümcek Adam kostümü vardı.

Isabeli Fontana

Edu

Fenerbahçe vitrinde olduğu sürece bu transfer haberleri artarak sürecek. Lugano-Juventus artık ezberlendi; yeni olan ise Villarreal ve Edu. Nihat'ın takımının Edu'ya talip olduğunu yazıyorlar. Çok büyük bir aksilik olmazsa Villarreal ilk 4'de kalıp Şampiyonlar Ligi oynayacak gelecek sezon. Ön elemeyi geçerlerse tabii. Edu'da golleriyle katkı(!) yapar bu sarı formaya artık. Golcü bulunur da; defansın göbeğinde iki adamı kaybetme ihtimali Fenerbahçe'yi çok zora sokar. Can Arat'ı kim futbolcu yaptıysa selam ederim buradan...

Help

Henry, Barça'da dahil olduğu Fantastik Dörtlü için Beatles benzetmesi yapınca cevap El Mundo Deportivo'dan geldi: Help

18 Mart 2008

Su

Designer: Sun Liang

Zidane ve İdolü

Herkesin bir idolü vardır yok yok bazıları benim yok der. Onun da var. Oğluna ismini verecek kadar çok sevdiği. Enzo Francescoli ve Zinedine Zidane; Buenos Aires'de bir araya gelmiş. Adidas'ın River Plate için yaptığı yeni formaların-ben bir yenilik göremedim ama- lansmanında. Zidane dün de Brezilya'da idi, yeşil Adidas'ları çekmiş yardım topluyordu. Çarşamba akşamı yağmur yüzünden ertelenen River-San Martin maçını idolü Enzo Francescoli ile birlikte El Monumental'de izleyecek Zidane. River başkanı formaları çeker sahada karşılıklı iki pas yaparsınız artık demiş. Zidane reklam da olsa yardım amaçlı da olsa dünyayı dolanıyor. Bizim futbolcu eskileri ne yapıyor? Ya televizyon ekranında "bizden başka kimse futbol anlamaz" küstahlığıyla dünyadan bi haber yorum yapıyorlar; eh bazıları da Sinan Çetin ile dizi yapıyor işte. Hacim meselesi....

Johan Vogel

PSV kariyerine diyecek laf yok ama onun Milan'a transferini sağlayan Euro 2004 oldu bence. Milan'da Pirlo-Gattuso gibi adamların rotasyonunda kullanılmak üzere alınmıştı, öyle kenarda paslanıp kaldığın yerden devam etmiyor tabii futbol. Sayemizde 2006 Almanya'yı da gördü. Milan transferde kolay adam harcayan kulüp değildir ama o en zayıf halkalardan biri olmayı başardı. Bir dönem bizim gazetelerin manşetlerini kurtardı. Galatasaray'a geleceği yazıldı çizildi. Soluğu Real Betis'de aldı. La Liga'ya 30 değil de 32 yaşında gitseydi dönüşü ancak Cenevre golü çevresinde bir yer olurdu. Yaştan yırttı anlayacağınız. 31 yaşında ve Premier Lig'in yolunu tuttu. 38 yaşına gelmiş Tugay'ın kulübü Blackburn Rovers ile 3 yıllık sözleşme imzaladı Johan Vogel.

Jean Todt Ferrari'den Ayrıldı

Pazar günü Konyaspor-Fenerbahçe maçı öncesinde CNN Türk'de F1 magazinde geldi ekrana. Bay K ile birlikte izliyoruz. Yahu Jean Todt'u sokakta görsen hiç bu işi yapıyor der misin dedi? Adam Fransız filmlerindeki komiklere benziyor falan dedi. Asteriks'de oynadı sen seyretmedin daha dedim. Sevdiğimiz bir adamdır Jean Todt. Ferrari'den ayrıldı haberi gelince Bay K'nın kulaklarını çınlattım bu satırları bitirdikten sonra da alo deyip hatrını soracağım. Pes. Ferrari'nin açıklaması FIA'da Ferrari'yi temsil etmeye devam edeceği yönünde ama artık yukardaki fotoğrafı vermeyeceği kesin. Yerine gelen isim ise Amedeo Felisa. Maranello'nun başındaki adammış kendisi... İşin üstadı ile konuştum. Schumi sonrası İtalyan markasında Fransız'ın varlığı rahatsız etmeye başladı dedi...

Reiziger Dudaklı


Survival Kit

Çok mu işimize yarar; Rambo muyuz? Haftasonları dağ bayır mı geziyoruz? Hayır. Ama fikir hoşuma gitti. Sardalya konservisi içine hayatta kalmayı gerektirtiklerine inandıkları şeyleri koymuşlar. Amerikalılar severler bu survivor olayını. İçinde neler var? İçeriğini kendi dillerinde veriyorum, çünkü bu fotoda görününlerle hayatta nah kalınır. Olsa olsa kesilen parmağa yara bandı işe yarar, bir de migrene ağrı kesici. Tekten bir sigara da bir duble de viski de ekleselermiş. Giderayak keyif yapardık. Almak isteyen böyle buyursun...
compass, whistle, matches, first aid instructions, razor blade, pencil, non-aspirin pain reliever, fire starter cube, adhesive bandage, energy nugget, reflective signal surface, fish hook & line, duct tape, wire clip, note paper, tea, sugar, salt, gum, watertight bag, safety pin, antibiotic ointment and alcohol prep pad

Llorando

Prison Break 3. sezonun en keyifli tarafı -Latin- müzikleriydi. 3x13'in finalindeki şarkıyı -Llorando (Ağlarken) buldum ama diğerlerine ulaşamadım. Bilen var da; yollarsa şimdiden teşekkürler. Sezon finalinde çalan şarkı Roy Orbison'un Crying'in İspanyolca versiyonu. Mulholland DR'da Rebeka del Rio seslendirmiş ilk kez. Sözleri de budur:
yo estaba bien
por un tiempo
volviendo a sonreir
luego anoche te vi
tu mano me toco
y el saludo de tu voz
te hable muy bien
tu sin saber
que he estado llorando
por tu amor
llorando por tu amor
luego de tu adios
senti todo mi dolor
sola y llorando
llorando
no es facil de entender
que al verte otra vez
yo estoy llorando
yo que pense que te olvide
pero es verdad, es la verdad
que te quiero aun mas
mucho mas que ayer
dime tu que puedo hacer
no me quieres ya
y siempre estare
llorando por tu amor
llorando por tu amor
tu amor
se llevo
todo mi corazon
y quedo llorando
llorando
llorando
llorando
llorando
llorando
por tu amor

Ankara'ya Giderken

Bizim ligi Ağustos ayında 35 derece sıcakta oynatırsan hafta ortasında maç yapmana gerek kalmaz! Yayıncı kuruluşun hezeyanı tabii bu, aman hafta ortasında maç olmasın, raytingler mi düşüyor anlamış değilim, zaten decoder'ı satmışsınız sezon başında! Neyse biz Çarşamba programına dönelim. Ben hiçbir maçı izleyemeyeceğim ama sıkı maçlar var. İtalya'da Lazio-Roma derbisi (bkz:foto) Lazio kalesinde Ballotta var, Allah kolaylık versin diyorum. Fenerbahçelileri ilgilendiren maç Tottenham-Chelsea. Man. United da sahasında Bolton ile oynuyor. Güvenlik nedeniyle ertelenen PSV Eindhoven-Ajax maçı da yarın 21:45'de. Ligin düğümü bu maçta çözülür. Geçen Cuma Ankara'ya gittim, AKP'ye kapatma davası açtılar, ertesi gün deprem oldu. Şimdi yol yine Ankara'ya. Bakalım bu kez ne olacak?
Naklen Yayınlar

Roma'yı Gap'tırmak

Roma kulübünü yöneten bir kadın. Rosella Sensi. Kulübün patronu Franco Sensi'nin kızı. Takım iki sezondur şampiyonluğa oynadığına göre başarılı da demek lazım ama kulübün kasası tamtakır. Roma'nın borcu 370 milyon Euro. Uzun zamandır teklifler geliyor ve Sensi ailesi bunları elinin tersiyle itiyordu. Italpetroli'nin sahibi aileye ulaşan son teklif Amerika'dan. Gap ve Banana Republic 'in sahibi Fischer Ailesi. Donald Fisher 'in 40 yıl önce kurduğu GAP'den kazanılan parayı oğlu John Fischer spor endüstrisine yatırıyor. İngiltere pastasında dilim kalmayınca rotayı İtalya'ya çevirdi bu Amerikalı beyler. Teklifleri 250 milyon euro. Borcu hafifletecekler ve kulübe yeni bir stad yapacaklar. En büyük vaatleri ise ürün satışı. İtalyan kulüplerinin made in italia gerçeğine rağmen global ölçekte bir türlü İngiliz ve İspanyollar kadar becerekli olmadıkları ürün satışını yeniden organize edecekler. GAP'in patronu olunca bu iş kolay tabii. Franco Sensi'nin kulübün onursal başkanı olarak kalmasında pek bir sakınca da görmüyorlar. Sabah sabah mide bulandıran futbol hikayeleri bunlar...

Barça'nın Derdi

Barcelona'nın kulüp doktorları bugünlerde şöyle ağız tadıyla şehirde bir cafede oturamıyorlardır galiba. Barselona medyası kafayı onlara taktı. Takım sakatlar ordusuna dönünce herkes faturayı sağlık ekibine kesiyor. Messi 2 yılda 5. kez sakatlandı. Ronaldinho sakatım diyor, antremana çıkıp 6 dakika koşuyor, MR geliyor, temiz. Sezon başından bu yana ayakta kalanlar Xavi, Iniesta ve Valdes. Ligin ilk haftasından bu yana 242 gün geçmiş, 24 futbolcuda toplam 49 sakatlık, 1058 gün takımdan uzak kalmışlar. Listenin tepesinde Eto'o var, ardından Ronaldinho ve Deco. Puan farkı 2 ile 8 arasında gidince, Real Madrid'in yenildiği haftada Barça kornerden iki gol yerse olacağı budur işte: Suçlu doktorlar.

Natalie Portman

Belçika Formatlıyor

Belçika da ligde play-off sistemine dönüyor. 18 takımlı ligi 16'a düşürecekler ve 30 hafta sonunda değil; play-off'larla şampiyon belli olacak. Ligin ilk 6 sırasındaki takımlar ligde topladıkları puanların yarısıyla play-off'a girecek ve iç saha-deplasmanda oynayacakları 10 play-off karşılaşması sonrasında sezonun finali yapılacak. Hollanda'nınkinden biraz farklı bir format. Büyük ve küçük takımlar arasındaki fark büyüdükçe bu format daha da değer kazanacak Avrupa futbolunda.

El Diez

Roman Pavlyuchenko

Van Nistelrooy atıyor, Real Madrid deplasmanlarda kazanıyordu. Formül buydu açıkçası. Hollandalı sakatlandığından beri de dış sahada kan kusuyorlar. La Coruna deplasmanında 17 yıldır kazanamıyorlardı zaten, değişen birşey olmadı, yine kaybettiler. Ama Barça sağolsun, "Messi yoksa Barça da yok" sloganı bu hafta da işledi. Real Madrid'de işler yolunda gitmeyince kolonya niyetine transfer haberleri kaplıyor tabii ortalığı. Böyle ferahlıyorlar işte. Bu isim 1-2 ay önce de Madrid medyasında yer almıştı. Roman Pavlyuchenko. Rus Ligi'nde son 2 sezonun gol kralı. Spartak Moskova forması giyiyor. 1981 doğumlu. 10 milyon euro fiyatı olduğu söyleniyor. Gelir mi Real Madrid'e, gelirse kulüp tarihindeki ilk Rus futbolcu mu olur? Ya da "X vardı nasıl hatırlamadın mı?" der biri?

Baba

Votka Lime

Yorumlarda derinlemesine bir pas atılmış içki diye; kanattan sıfıra inip ortayı keseyim: Prison Break 3. sezonu yine biriktirip seyretmeyi tercih ettim, sağda solda hakkında tek satır okumadan. Trofolo sağolsun, çekti koydu önümüze, 5-6-7 bölümlerde Fransızca seslendirmeden ve kaymış altyazıdan kusacaktım ama idare ettik işte. 3. sezon ilk 2 sezonun yanında nal topladı lakin yine de 2 oturuşta bitirdim sezonu. Hala John Abruzzi favori karakterimdir, üstüne gelmedi. Trofolo, iyi bir evsahibi olduğundan dizi seyrederken ne içersin dedi? Ne içeyim dedim? Votka dedi, ki 10 yıl içmesem aramam. Yeşil limon diyeyim, başkası lime desin işte; sıkı bir kadeh bıraktı önüme. Bacardi ile güzeldi bu lime, böyle de güzel. Bir votka tarifiyle bitireyim: Sarı votka. Limonları alıp kabuklarını soyuyorsun, ki etli kısımları kesinlikle olmayacak, zar gibi soyulmalı, aksi takdirde voktanın tadını bozar. Bu limon kabuklarını şişeye dolduruyorsun. Üstüne vokta, biraz acı tad için tane karabiber de eklenebilir, tülbent parçasına sarılmış yağsız kırmızı biber de. Alüminyum folyoya sarıp buzluğa atıyorsun, patlarsa şişe karışmam. Bekleyecek birkaç gün, hatta bir hafta. O çok anlatılan Rejans'ın sarı voktası bu oluyor işte. Yanında salatalık turşusu tavsiye ederler, ben almayayım. O kadar da Ruslaşmanın manası yok...

17 Mart 2008

Carlos Kameni

Avrupa'da en iyi 5 kaleci arasına bırakın 10 kaleci arasına koymam ama iyi kalecidir! İdris Kameni. Kamerun milli takımının ve Espanyol'un kalecisi. Espanyol geçen sezon Kral Kupası'nı aldıysa, UEFA'da Sevilla ile final oynadıysa bu adamın payı büyüktür. Maç kurtaran kaleci sınıfındadır, iyi penaltı çıkartır. Bu sezon da iyi oynuyor. Sanırım bu Barselona'daki son senesi olacak. Önümüzdeki sezon bu adamı Espanyol gibi orta ölçek bir takımda bırakmaz büyükler. Pişeceği kadar pişti, yaşı ise daha 24. Fotoda çift dalana sallardım ama Raul işte!..

Mancini ve Ibrahimovic

Mancini'nin Liverpool mağlubiyeti sonrasında "sezon sonunda bırakıyorum" açıklaması bana Aziz Yıldırım taktiğini hatırlattı. Yıldırım da kaçan şampiyonluk sonrası "gidiyorum" ile eleştirileri bertaraf etmişti. Mancini'ye dönersek, bu bir haftada yediği ikinci posta futbolcusundan. Liverpool maçında Figo oyuna girmek konusunda arıza çıkartmıştı bu kez İbra, Palermo maçında oyundan çıkışında Mancini'yi ters köşeye yatırdı. Maçın bitimine 12 dakika kala yerini Crespo'ya bırakan Ibra'nın Mancini'ye uluorta bu tavrı sergilemesinin tek bir açıklaması var. Başlar ayak olmuş oralarda. Bu hareket bir teknik adamın bittiği andır. Rijkaard'ın yeri de yine benzer bir vukuat ile tartışılır olmuş, Eto'o oyuna girmeyi reddedip Hollanda'lıyı medyanın önüne atmıştı.

Kate Beckinsale

Blog uzun zamandır sadece futboldu. Nasıl başladıysam 15 ay önce; öyle devam edeyim. İtirazı olan; "istemiyoruz bu kadınları" desin yorumlarda. İsyan çıkarsa yine sadece futbola döneriz. İmza: Pragmatist Aceto.

Toplu #5

Dynamo Zagreb - Hadjuk Split/2005
Partizan

FC Zurich

Lens Tribünündeki Atkı

Erik Gerets için kabus gibi bir haftaydı. Dün akşam öğlenden beri futbol yüklenmiş bünye livescore'da Lens:0 Marsilya: 2'yi görünce dayanamadı tabii. Juventus-Napoli maçıyla karışık izleyeyim dedim. Zenith'e deplasmanda 2-0 mağlup olan Marsilya ilk yarı dağıtmış Papin'lin Lens'ini. İkinci yarı Rusya yolculuğunun acısı mı çıktı nedir, 3 gol birden yediler 20 dakikada. Juventus maçına döndüm son dakikalarda orada da hakem bariz Napoli lehine faülü vermedi; dönen topta Iaquinta ortayı mükemmel aldı önüne ve 2 dakika kala golü çaktı. Tekrar Marsilya maçına döndüm, yine bitime 1 kala bu kez Cisse boş kaleye yuvarladı Akale'nin al da at pasını. 3-3 bitti maç. Marsilya bu maçı alsa Şampiyonlar Ligi için lazım olan 3.lük için iyi pozisyon yakalayacaktı. Taş koyan eski efsanesi Papin oldu. Papin deyince aklıma hep Milan'a giderken Marsilya tribünlerine elinde mikrofon teşekkür konuşması yaptığı maç gelir. Van Basten'den sonra Milan'ın sakatlık yüzünden yitirdiği bir başka büyük bir golcüdür. Sezon başında Auxerre'in 40 yıllık hocası Guy Roux ile yola çıkan Lens madara olmuştu ligde, Papin ile de hala yırtamadılar, büyük hoca (!) Paul Le Guen'in Paris Saint Germain'iyle birlikte dibin tozunu alıyorlar. Tribünlere dair bir not: Sarı-kırmızı Lens tribünlerinde elinde "Lens-Arsenal/2000" yazılı atkı olan biri takıldı gözüme. UEFA Kupası'nda 8 yıl öncenin yarı finali. Lens o yarı finalde Arsenal'e elenmezse Parken'da sarı-kırmızı bir final olacaktı 17 Mayıs akşamı...

Atinalılar Yıkıldı

Olympiakos, Takis Lemonis'i görevden aldı ve bir hafta sonra liderliğe yükseldi. Panathinaikos, Xanthi deplasmanında (Radzinski hat-trick) 3-2 mağlup olunca, AEK de sahasındaAris ile 1-1 berabere kalınca zirvede herkes Olympiakos'a çalışmış oldu. Ligin bitimine 5 hafta kala lider Olympiakos'un 58 puanı var; Pana 56, AEK 53 puanda. Larissa sahasında Ofi Crete'ye 5 attı. Bir gol Tümer'den.

Zizou

Adidas'ın Brezilya çıkarması. Nike'ın kalesini ancak Zidane ile fethedebilirlerdi. Zidane bir yıldır yardım amaçlı kampanyalar için dünyayı dolanıyor, 1-2 yıl içinde teknik adam olarak döneceğini söylüyor. Özlüyor insan bu adamı...