26 Temmuz 2008

Matta 5:39

"Yeni sezonun hazırlıklarını sürdüren Bursaspor, sezon açılışını Galatasaray ile oynayacağı maçla yapacak. Bursaspor Kulübü Başkanı İbrahim Yazıcı, sezon hazırlıklarını aralıksız sürdüren Bursaspor'un, 7 Ağustos Perşembe günü saat 21.00'de Atatürk Stadı'nda, geçen sezonun lig şampiyonu Galatasaray ile yapılacak karşılaşmada, ilk kez seyircisi önünde mücadele edeceğini kaydetti. "

" sağ yanağınıza bir tokat atana öbür yanağınızı da çevirin." Matta 5:39

Günün Problemi

"Bobo, 3 Guiza eder. 2 Alex bir Delgado etmez. İbrahim Üzülmez çarpı 4; %18; Roberto Carlos eder ancak...." Hayatında havuz problemi çözmüşlüğü var mıdır bilmiyorum ama bunlar Sinan Engin aritmetiği. Kendi futbolcusunu ezeli rakibin futbolcusu üzerinden övmek? Rakip takımın futbolcusunu eleştirmek? Yazık. Sevgilisini "Benim sevgilim seninkinden güzel" ile tarif eden bir adamla rakı içer misiniz mesela?
***
Sahada ölümüne oynayan, transfer masalarında birbirinin etini koparan, kıran kırana şampiyonluk yarışı veren Avrupa kulüplerinin yöneticilerinden bir kez olsun rakip takım futbolcularının kalitesini sorgulayan demeç görmedim. Ronaldinho Milan'a gelince; Galliani "3 Adriano eder" demiyor mesela. "Ya da Xavi kim kardeşim? Guti'nin karekökü olamaz" diye çıkmıyor meydana Ramon Calderon. Yeni bir transfer geldiğinde herkes kariyerine, kalitesine saygı gösteriyor ve "bizim kadromuz da güçlü biz kendi işimize bakarız" diyor en fazla oralarda.
***
İki terlik yüzünden 2 takım kaptanına kapının önüne koyan takımın menejeri ise kendi işine bakacağına; kalkıp ezeli rakibin İspanya'dan aldığı gol kralı için "onu kim tanırdı ki?" diyor. Sivok ile 4 milyon euro verdiği Zapotocny'i kim tanırdı peki Sinan Engin? Gordon kimdi? Seni kim tanır Avrupa'da Sinan Engin? Acı olan şu, Sinan Engin futbolu herkesten daha iyi bildiğini sanıyor, sanmaya devam ediyor ama her seferinde futbol onu matematikten sınıfta bırakıyor. Buyursun ona bir ikmal sorusu:

3 X Guiza= Bobo
Bobo X Sinan Engin= 0
Sinan Engin= ?

Atletic Bilbao Reklam Alır Mı?

Formasına reklam almayan iki kulüp: Barcelona ve Atletic Bilbao. Barcelona için de yıllardır bu sezon reklam alıyorlar haberleri çıkar ama yardım amaçlı Unicef dışında Barça forması reklam görmedi. ben her ne kadar gereğinden fazla büyük logolu Nike'ın bu işi üstlendiğini düşünsem de Barça resmen reklam taşımıyor. Gelelim A. Bilbao'ya. 110 yıldır formasında reklam olmayan kulüp bu sezon Petronor ile anlaştı haberleri var İspanya'da. Petronor, Bilbao merkezli bir petrol şirketi. 3 yıllık anlaşma yapıldığı ve önümüzdeki hafta lansmanda bunun açıklanacağını iddia ediliyor. La Liga'da oyunu kuralına göre oynamamak için inat eden A.Bilbao "çekirge kaç kere daha sıçrar ki" diyor galiba! Kadrosunda yabancı futbolcu oynatmayan bir kulübün neden paraya ihtiyacı olsun ki! Belki de son tabularını da bu reklam sonrasında yıkacaklar...

25 Temmuz 2008

Younis Mahmoud

İzledim mi? Hayır. Fransız kulüpleri peşinde ondan yazıyorum. Irak milli takımın santrforu ve kaptanı: Younis Mahmoud. Yunus Mahmut işte. 1983 doğumlu. 1.86 boyunda. Irak'taki gol istatistikleri beni ilgilendirmiyor. Fransa'da en son PSG'in istediği haberleri çıktı bu adamı. Güney Amerika aşağı, Güney Amerika yukarı. İnsan bazen burnunun dibini göremiyor işte.

Michael Rensing

Bayern Munih'de Oliver Kahn dönemi son erdi. Büyük kalecilerin ardından yaşanan güven krizini B. Munih yaşar mı? Adamlar Kahn'ın ardından gelecek adamı yıllar öncesinden belirleyip, yetiştirirse hayır. Michael Rensing iyi kaleci ve 24 yaşında. Kulübe geldiğinde 16 yaşındaymış. 8 yıl bekledi 1. kaleci olabilmek için. Futbolda sabır en çok kalecilere lazım...

Milliyet Basında Güven

Dexter, Oz stokları eriyince bol bol film seyretmeye başladım. Bulduğumuzu indiriyoruz netten. My Mom's new boyfriend de bunlardan biri. Yok ne öveceğim; ne de yereceğim bu filmi. Çerezlik bir hikaye, vakit kaybı işte. Netten gazete okuyorum. "Milliyet basında güven". Öyle değil mi? Onca baldır bacak haberi arasında bu filmden bir kare gördüm. Hormonlu Meg Ryan. Haber der ki: Daily Mail'in haberine göre son filmi 'My Mom's Hot Boyfriend' (Annemin seksi erkek arkadaşı) filmi için çekimlere start veren Ryan, adeta metamorfoz geçirmiş gibi görünüyor. Şimdi kardeşim siz Daily Mail'in arşivinden mi aldınız bu haberi? Film vizyona girmiş ki; ben de seyretmişim. Neyin çekimine start veriyorlar? 90-60-90 gazeteciliğinde gelinen son nokta bu. Internetten yabancı sitelerden al haberi, yalan yanlış çevir, ver yayına. Bu internet gazeteciliği denen mesleği 10 yıl önce yapıyordum ben. Bu kadar ucuz değildi bu iş. İnsan haberi yaparken açar bir imdb'ye bakar. Bu işlerin piri Yurtsan Atakan sigara yasağı yerine biraz da bu konuları yazsa! Değil mi Yurtsan? Bu gazete Abdi İpekçi'nin mirası. Internet versiyonunun Milliyet genel yayın yönetmeni Sedat Ergin'in hiç umurunda olduğunu sanmıyorum. Bir baksa görecek ki; aslında kasap dükkanının kasasında oturuyor kendisi. Sağı kalça, solu baldır...

Serie A 2008-2009 Fikstürü

Serie A 2008-2009, 30 Ağustos'ta başlıyor. Milano derbisi 5. haftada, Torino derbisi 8. hafta, Roma derbisi 12. hafta ve Cenova derbisi 15. haftada. Inter-Juve; İtalya derbisi 13. hafta...
1. hafta
Atalanta-Siena
Cagliari-Lazio
Catania-Genoa
Chievo-Reggina
Fiorentina-Juventus
Milan-Bologna
Roma-Napoli
Sampdoria-Inter
Torino-Lecce
Udinese-Palermo


Serie A-2008/2009 Fikstürü

Kezman'ın Veda Karesi

Fenerbahçe medyaya kapıları kapatıp; kendi haberlerini internet sitesi üzerinden üretmeye başladığından beri çok maniple haber gördüm. Bu da bunlardan biri. Kezman; Paris Saint Germain'e gidiyor haberine de bu fotoğraf üzerinden bakmak lazım. Şaktar maçında golleri atmış olabilirler ama Fenerbahçe'nin resmi habercileri özellikle bu fotoğrafı çekip altına futbolcuların açıklamalarını döşemişler. Guiza da Semih de; "biz birbirimizi çok sevdik, harika ikili olduk, beraber oynamayı çok sevdik" diyorlar. Kezman kardeşim sen de bu aşıkların arasına giremezsin demek bu. Paris Saint Germain, Oliviera'nın peşindeydi. Pauleta sonrasında bir santrfora ihtiyaçları var. İspanyollar 18 milyon euro fiyat çekmişti. L'Equipe, Kezman'ı istediklerini yazıyor. Kezman giderse veda karesi onun olmadığı bu karedir işte...

"Karaktersiz"

Pekin 2008'den firar edenler arasında en parlak isim Messi. FIFA, yollayacaksın diyor, Barcelona, int. futbol programında görünmüyor diyor yollamıyor. Messi, Barça ile İskoçya'da. Gariban Hibernian'a 6 attılar dün gece. Messi de döktürmüş. Olimpiyatlara giderse Şampiyonlar Ligi ön elemede oynayamayacak. Mevzuya Maradona da katılmış. Messi'ye "karaktersiz" demeye getirmiş lafı. İş futbolcu da bitiyor aslında, gitmek isteyen gidiyor, Diego gibi kaçıyor takım kampından...

Steven Gerrard

John Moores University (Liverpool), Steven Gerrard'a fahri doktora ünvanı vermiş, giydirmişler bir güzel, yanındaki ayrı güzel (eşi Alex Curran). Blogda dayıoğlu Gerrard olarak geçer genelde. Severiz Gerrard'ı. Transferde adı geçmez...

Müzedeki Forma

Sevilla, Antonio Puerta'nın anısına 16 numaralı formayı müzeye kaldırmak istedi, federasyondan red cevabı aldı. İspanya'da kural der ki sezon başında 1'den 25'e kadar forma numarası alabilirsiniz. Gökdeniz La Liga'ya gitse 61 numarayı alamayacaktı yani. Sevilla da bozuldu bu işe, genç bir futbolcuya verdiler 16 numarayı. Aklıma Galatasaray'ın 10 numarası geldi. Hagi ile müzeye kalkan. Geri geldiğinden beri sanki lanetlendi. Felipe, Hakan Şükür, Necati, Lincoln... Formayı müzeye kaldırabiliyorsan bırak orada kalsın...

24 Temmuz 2008

Djibril Cisse

Fransa Ligi'nin en çok kazanan futbolcusu Cisse. 4.8 milyon euro yıllık alıyor Marsilya'dan. Niyeti İngiltere'ye dönmek. Marsilya, Premier Lig kulüpleriyle görüşmesi için 1 hafta izin vermiş. İtalya ve İspanya'da bu rakamı ona ödeyecek kulüp yoktur. Manchester City gibi kolay paranın olduğu kulüpler alabilir onu ancak. Bu arada eğer bu fotoda taksi bekliyorsa, boş taksici sıkıysa pas geçsin bakalım. Ağabeyin bir tespihi eksik...

Palermo-Battaglia-Ibarra

Martin Palermo-Battaglia ve Ibarra. 10yıl önce Boca Juniors'da beraberdiler. 10 yıl sonra da. 98-2008 hatırası bu fotoğraf. Arada her biri Avrupa seferine çıktı, hüsrana uğrayıp döndüler, tutunamadılar. Üçü de bugün Türkiye'ye gelsin, çatır çatır top oynarlar. Ibarra en sevdiğim sağbeklerden,taş gibi adamdır, 34 yaşına gelmiş. Martin Palermo ve Battaglia da Boca'nın arka bahçesi Villarreal'de top sektirip geridöndüler. Ibarra ve Martin Palermo Galatasaray'a, Battaglia da Fenerbahçe'ye yakışırdı gün itibariyle eksiklere baktığımızda. Olacak iş değil tabii...

Ramon

Bu blogu takip edenler Ramon'u bilir attığı yorumlardan. Açığa çıktı artık kendisi. Sanırım artık "Ramon abi" diyeceğiz! "1978'den beri Santiago Bernabeu'da en fazla 50 maç kaçırmışımdır." diyor. Babası da Marca'da çalışmış eski bir gazeteci. Ramon Ağabey gel İstanbul'a rakı içelim. 50 kişi oluruz galiba. Ya da dur ben geleyim tapas'ın, şarabın gözüne vereyim...

Marcos Senna

Yıllık 3.5 milyon euro. Fenerbahçe'deki tavan ücret budur bu sezon. Emre'ye ödenen rakam. Alex de bu kadar kazanıyor. 3. sırada Kezman var 250 bin eksiğiyle. Tavan ücreti Senna'ya da teklif ettiler. Villarreal'e de 10 milyon euro. Oyuncu ile anlaşsalar, kulübü ile pazarlık masasına otururlardı. Villarreal bir ara 30 milyon diye uçuyordu. Lakin Senna teklife hayır deyince bu transfer hikayesi de sona erdi. Inter, Muntari'yi alıyor 1-2 güne kadar. O kadrodan Dacourt açığa çıkacaktır ama nerede eski Dacourt tabii... Fenerbahçe kaleci almayacağız açıklaması yapmış. Serdar'ın gittiği kadroda Volkan Babacan 2. kaleci oldu. Çok ilginç!

Morgan De Sanctis #2

Morgan de Sanctis-Galatasaray haberine İtalyanlardan uyanan İspanyollar bugün detaya girmişler ama çok da önemli bir açıklama yok. Dün akşam not düşmüştüm. Bu haber Palop Sevilla'da kalıyorum dedikten sonra çıktı. Marca da De Sanctis'in Sevilla'nın ödediği rakamdan daha yüksek bir ücret teklifi aldığını ve Galatasaray'da direkt oynayacağı için bu teklifi kabul ettiğini yazıyor. Marca iki kulüp arasında pazarlıkların sürdüğünü yazmış ama Galatasaray tarafında Adnan Sezgin'in IHA'ya De Sanctis ile ilgilenmiyoruz açıklaması var.

Bambaşkasın Fotospor

Muhteşem bir sayfa. Blog arşivinde bulunsun dedim. David Villa manşetinin yanında "olursa Allah diye narayı bas", yetmedi Eto'o için komisyon pazarlığı. Diskocu Kuranyi ve F.Bahçe formalı Eto'o ve Galatasaray formalı Oliviera posterleri... Bambaşkasın Fotospor!...

Aurelio

Aurelio, Real Betis'e transfer oldu ya; tu kaka oldu. Bugün bir gazete, Real Betis'in hazırlık maçında maç kadrosuna bile alınmadı demiş. Milli takımda değil miydi bu adam? Tatilden yeni dönmedi mi? Dün Emre peki kadroda mıydı? Real Betis Avrupa Kupaları elemelerinde var mı? La Liga ne zaman başlıyor? Ayıptır yahu...

23 Temmuz 2008

Morgan De Sanctis

Galatasaray hala kaleci arıyor mu? İtalyanlara göre evet ve De Sanctis ile kesin anlaşma sağladı. Haberin kaynağı olarak da kaleciyi göstermişler. De Sanctis 8 yıl Udinese'de forma giydikten sonra firar etmiş ve FIFA'lık olup Sevilla'ya imza atmıştı. Palop yoksa oynardı işte. (Geçen sezon ligde 8 maç oynadı) Bu haberin Palop'un Valencia'ya gitmekten vazgeçip "Sevilla'da kalıyorum" açıklamasının ardından çıkması rastlantı olmasa gerek. İtalyan yedek beklemek istemiyor. Haberi İspanyol basınından da bir araştırmak lazım...
***
De Sanctis'in Sevilla'ya olaylı transferiyle ilgili bir not düşeyim. İtalyanlar kolay kolay Serie A'dan ayrılmazlar. De Sanctis'in geçen sezon aldığı bu karar ve FIFA nezdinde kulübüyle karşı karşıya gelmesi İtalya'da bir ilkti. Udinese'de 2006-2007 sezonunda en fazla kazanan oyuncu 650 bin euro ile Di Natale idi. De Sanctis bu rakamın altında alıyordu. FIFA'nın 28 yaşın üstündeki futbolcu kontratının 2. yılı bitiminde kulübünden ayrılır maddesinden yararlandı De Sanctis. Sevilla elbette ki Serie A'da kazandığından fazlasını vermiştir. Serie A'nın iyi kalecilerindedir, Buffon, Toldo'nun arkasındaydı, son zamanlarda memleketten uzak kalınca-Serie A kuralı- devreye Amelia girdi. Çıtayı Cech, Casillas, Buffon olarak koyanları (!) memnun etmeyebilir ama Galatasaray bu işi bitirirse 12'den vurmuş olur...

Olasılıksız

El değmemiş fikstür mü? Geçelim. Yıllardır hep aynı nakarat. Süper Lig'de takımlar ikiye ayrılır. 3 büyükler ve kalan 15 takım. İtinayla yerleştirdiler yine derbileri. Ligin 2 yarısında 27. hafta Galatasaray-Fenerbahçe, 30. hafta Beşiktaş-Fenerbahçe ve 33. hafta Beşiktaş-Galatasaray. Sabit numarası olmayan Trabzon; her ne hikmetse 2 sezondur son hafta evinde Fenerbahçe ile oynuyor. Fenerbahçe'nin 2 sezondur ilk yarıda derbileri kendi evinde oynama olasılığını bile hesaplayacak kadar matematik vakıfiyetim yok ama bunu Haluk Ulusoy'a yormak da yanlışmış demek ki! Fikstürde kim avantajlı yorumu yapmanın manası yok. Kış aylarında oynanması zor deplasmanlar, sert deplasmanları ilk yarıda oynamak, içerideki maça rakip deplasmandan mı geliyor; kendi sahasında oynadığı maçtan mı gibi püf noktaları var elbette. Beşiktaş, Ankaragücü'nü; Fenerbahçe; Eskişehirspor'u takip ediyor fikstürde. Galatasaray'ın fikstürü ilginç. O hafta oynadığı rakibin ertesi hafta karşılaşağı takımla bir sonraki hafta oynuyor ve ligin ilk yarısında Ali Sami Yen'e gelen bütün takımlar deplasman maçından çıkıp geliyor. Hacettepe de hayırlı olsun ligimize. Gönül Çapa, Cerrahpaşa'yı da görmek istiyor bu ligde(!) Evren Bey ricamdır: Son cümleyi almayın...

Satıyorum Satmıyorum

Dün geceden soru işaretli bir başlık vardı: Mutu Roma'ya? Cevabı bu akşam geldi. Sabah antremanında Mutu aleyhine açılan pankartlar sonrasında, istersen gidebilirsin diyen yönetim akşam resmi açıklamayla Mutu'yu satmıyoruz dedi. Adamı taraftarın önüne atıp boş yere küfür yedirttiler. Roma'nın 18 milyon euro'luk teklifi vardı ama olmadı.

İgor Tudor

Serie A'da en sevdiğim savunmacılardan biriydi. Biriydi diyorum çünkü geçen sezon Siena'dan kürkçü dükkanına, Hajduk Split'e geri dönmüştü. İgor Tudor sakatlığı yüzünden 30 yaşında futbolu bırakmak zorunda kaldı. 13 yıllık kariyerinin 7 yılı Juventus savunmasında-25 maçın üstüne çıktığı sezonda olmamış- geçti.

Gelmedin Bari Konuşma Ordan

Önce Modric simdi de Behrami. Para kazanmak istiyorsun futbolcunu Premier Lig kulüplerine satacaksın. West Ham, Lazio'ya 6.5 milyon euro bonservis ödedi Behrami için. Ne bonkör adamlar yahu! Tamam adam 23 yaşında, 4 yıllık İtalya tecrübesi var ama zaten kulübü gözden çıkarmış, 2 aydır serseri mayın gibi dolanıyordu transfer spekülasyonlarında. Aynı takımdan Galatasaray ile de adı geçen Lucas Neill için olsa da olur olmasa bir haber okudum. Bir ara Galatasarayın da transfer gündemine gelen Avustralyalı oyuncu Lucas Neill, Amerika'yı beğendiğini söyledi. Bize ne öyle değil mi? Sayfayı kapatırken altındaki yoruma kahkahayı bastım: "Gelmedin bari, konuşma ordan"

Luca Toni@Vanity Fair

Roma'da Sezon Açılışı

Andres D'Alessandro

Bu adamın kariyeri de tam dram oldu. Geçmiş hikayesi blog arşivinde, tekrar etmeyeyim. D'Allesandro Avrupa'da hüsrana uğrayıp ülkesine dönmüştü yine yollara düştü. Brezilya'dan Internacional 6 milyon euro ödemiş bonservisine. San Lorenzo, Zaragoza'dan alırken 3.5 milyon euro ödemişti ama hala İspanyolların bir yüzdesi vardı galiba. Brezilya'dan Arjantin'e böyle para yağmazdı pek. Corinthians, oligarkların parası aklanırken Carlos Tevez ve Mascherano için yüklü ödeme yapmıştı.

Joseba Llorente

Geçen sezon La Liga'nın en erken atılan gol rekorunu kırmıştı. Espanyol filelerini havalandırdığında 7.82 saniye olarak kayıtlara geçmişti. Bu adındaki bir fazla L ile hatırlıyorum bu adamı. Joseba Llorente. Geçen sezon Van Nistelrooy ve Kanoute kadar gol (14) attı Valladolid formasıyla. Sıfır bonservisle de Villarreal'e transfer oldu. Bazıları 27-28'inden sonra kendini buluyor işte. Marca'da La Liga'nın transfer dosyası var. Gelenler, gidenler. Villarreal'e baktım tekrar. Geçen gün ABD'li forvet Altidore'yi yazmıştım. Nihat'ın asıl rakibi Llorente olacak. Bu transferler bana sanki Nihat Euro 2008'de ağır sakatlanmasa İspanyolların onu turnuva sonrasında pazarlayacağı sinyalini verdi ama Nihat da kalsın La Liga'da. En çok bu lige yakışıyor. Adamda bir İspanyolca var Ramon konuşmuyordur vallahi öyle aksanlı(!)

Pekin 2008

Olimpiyatlarda ne zamandan beri profesyonel futbolcular da oynayabiliyor hatırlamıyorum ama Pekin 2008'in Avrupa'da krize yol açtığı kesin. İtalya-İspanya dışında erken başlayan liglerde Olimpiyatlar için firar eden futbolcular ile kulüpleri papaz oluyor. Kimin gücü kime yetiyorsa! Gönderen var, hayır gidemezsin diyen var. Gideceğim kardeşim, bağlasan durmam diyen var. Diego da Brezilya milli takımı için firar etmiş Werder Bremen'den. Olimpiyatlarda futbol nedense ilgimi çekmez. Aday kadroları da incelemedim. Euro 2008'den sonra zaten hiç çekilmez. Ligler başlasın, "haftasonu futbol" postlayayım...

Guillermo Ochoa

İtalya ve İspanya'daki transfer kuralı bazı adamların önünü tıkıyor. Serie A'da Avrupa Birliği dışı bir oyuncuyu kadrondan yollamadan yerine bir yabancı alamıyorsun. La Liga'da Eu dışı 3 oyuncuyla sahaya çıkmak zorundasın. O zaman çözüm ne? Arjantin'e bakarsak sahte pasaportlar. Barça kadroyu sil baştan yaptı hala yola Victor Valdes ile devam ediyor. Milan'da kaleci geçen sezondan beri problem. Herkes yabancı hakkını ya süperstarlara ya da Pato gibi gelecek vaateden yeteneklere rezerve ediyor. Meksikalı Ochoa'nın bir Avrupa ülkesinden pasaportu olsa hala ülkesinde kalır mıydı?

22 Temmuz 2008

Adrian Mutu Roma'ya?

Eğer gerçekleşirse Serie A'da yılın transferi bu olur. Mutu Roma'ya. Fiorentina taraftarı için bayrak adamdır Mutu ve Roma'ya giderse kıyamet kopacak. Küllenen, olmadı Fiorentina'da kaldı denilen bir hikayeydi aslında bu. Küllerinden doğdu. Fiorentina taraftarı Roma'yı reddeden Mutu'yu alkışlarla karşılamıştı vefasına karşılık lakin rakamlar uçuyor havada. Mutu'nun Fiorentina'dan yıllık kazancı 1.5 milyon euro. Kulübü en fazla 1.8 verebiliriz diyor. Etleri, butları bu. Roma, Mancini'yi satmış, Mutu olmayınca Baptista için 15 milyon deyip beklemeye geçmişti. Şimdi Fiorentina'ya 18 milyon euro teklif ettiler ve Mutu'yu da yıllık 3.2 milyon euro. Baggio gittiğinde Floransa'da cam çerçeve inmişti. Mutu gitsin aynısı olur...

Meira Galatasaray'da

Kewell'ın ardından Meira... Sırayla yapılmıyor elbette transferler ama Hakan Şükür'ün bıraktığı; Özgürcan'ın artık "genç yetenek" olmadığının idrak edildiği, Necati'nin dönemediği Galatasaray'da, taraftar "öncelikle" Kewell gibi bir adama ihtiyacımız var demezdi. Olunca kimsenin itirazı olmuyor elbette! Meira transferi işte bu noktada farklı. Song gitmiş, Emre Aşık dönmüş, Euro 2008'in 2 gazisi Emre-Servet ve arkalarında defansı domine etmekte zorlanan iki kaleci. İyi bir stoper lazımdı Galatasaray'a. Geride lider bir oyuncu, tecrübe... Meira'nın Galatasaray'da çözeceği sorun, ön liberoların oynayacağı alan. Geçmişte tandemde oynayan ikililerin topu oyuna çıkartmaktaki basiretsizlikleri; Galatasaray orta sahasının göbeğini 20 metre geri atıyor; dolayısıyla hücum varyasyonları da 5 (+2 bek) oyuncuyla yapılıyordu. Meira bunu ilaç işte. Topla çıkabilen ve ilk pası orta saha yayına ya da iki kanat oyuncusuna düzgün atabilecek bir stoper. Bu da Mehmet Topal ve Linderoth'a sezon içinde rakip kaleye 30 metre çizgisinde bol bol şut olanağı sağlayacak. Sağ stoper mi olacak; Servet ile yer mi değişecek Meira göreceğiz... Hava toplarında Türkiye Liginde ciddi tehdit olan takım sayısı az. Problem Avrupa'da idi. Sağ bekte Sabri oynadığında boyu gereği stoper kademesine yüksek toplarda giremediğinden hep bir eksik kalıyordu Galatasaray. Keza aynı sorun Gökhan Gönül'de var. Galatasaray bundan sonra hangi mevkiye adam alır? Yabancıları sayalım ilk onbir için: Meira, Linderoth, Lincoln, Kewell, Nonda. Direkt oynayacak 6. yabancı hangi mevki için olmalı? Ben tahminimi -Skibbe tek forvet oynatır yorumuna rağmen- santrforda kullanıyorum ve kale Aykut-Orkun'undur diyorum. 6+2'nin 2'sine gelirsek ilk ihtimal kaleye Sorensen. Bu da Linderoth sağlam olduğu sürece Nonda'ya yedek kulübesinde yer açar.

2010 ve 2012

Yakın gelecekteki iki büyük futbol organizasyonu evsahibi değiştirebilir. 2010 Dünya Kupası'nı alan Güney Afrika'da finansman problemi çözülebilmiş değil, FIFA, 2014 Dünya Kupası'nı verdiği Brezilya'ya bu işin altından siz kalkarsınız haberi yollamış. Kolay değil tabii, finallerin yerinin değişmesi. Euro 2012'de Ukrayna, UEFA'ya problem çıkartmakta. Polonya ile birlikte evsahibi olan Ukrayna yerine düşünülen ise Almanya. Stadlar zaten 2006'dan hazır.

Oleguer


Geçen sezonun başında Barça antremanında Fantastik 4'lü ile aynı kareye girmiş, Sport fotoğrafı manşete çıkartırken onu grafikerine sildirmişti. Artık böyle bir dertleri yok. Oleguer gitti. Takımdaki en koyu Katalan milliyetçisiydi. Futbolculuğuna bakarsan hep bir eksikti. Sağ bekte oynarken rakip teknik adamlar soldan soldan diye yırtınıyordu kendi futbolcularına. Hep büyük futbolcuları sevecek değiliz ya ben severim bu adamı. Ajax'a imza attı. 3 milyon euro bonservise. Ajax 3 yıl Şampiyonlar Ligi'ne giderse artı 2.5 milyon ödeyecek. Hollanda tükenmiş İspanyollar için huzur evi gibiydi geçmiş sezonlarda. Oleguer 28 yaşında. Bir daha büyük bir kulübe gider mi? Hiç sanmıyorum, orta sıra bir La Liga takımına döner bir gün.

Aferin Mynet Bravo Evren Alanlı

"El Değmemiş Bir Fikstür Lütfen" başlıklı bir yazı yazdım 19 Temmuz'da. Blog okuru bir arkadaştan bugün bir e-mail aldım. Bir link yollamış, "bana çok tanıdık geldi, size de gelecektir, eminim" diyor. Okudum yazıyı, üstelik imza da var yazıda Evren Alanlı. Mynet uyarıyor: Temiz Bir Lig Lütfen başlığı atmışlar. 3 gün önce bu blogdaki yazıyı almış, sağından, solundan bükmüşler, üstünden, altından çekmişler. İntihal değil bu başka birşey!!! Bu blogdaki yazının tüm argümanları bir şekilde ünlü Evren Alanlı'nın klavyesinden çıkmış(!). Şimdi ben de Mynet'i uyarıyorum: "Şebeklik yapmayın".
***
Evren Alanlı Mynet spor editörüymüş. E-mail atmış, cevap hakkıdır, yayınlıyorum lakin zeytinyağı kültürü gazeteciliğe de sirayet etmiş. Hem intihal et; hem de sonunda hakaret et. Ki "ben şebeklik etmeyin" derken gayet naziktim...
Sitenizi uzun zamandan beri takip ediyorum... Ancak en azından konuyla ilgili bana bir mail atabilirdiniz... Neyse uzatmadan size olayın özünü anlatayım... Bana bu sabah bir arkadaşım kaynak göstermeden bir internet forumunda konuşulan bir yazıyı yolladı... Gayet de güzeldi... Daha sonra bana bu konuyu sitede kullanmamı tavsiye etti... Ben önce forumun linkinden yazıyı yazan kişiye mail attım... Fakat bir türlü yanıt alamadım... (Yazıyı kullanıp kullanamayacağımla ilgili...)Ben de fazlaca uğraşmadan biraz ekleme yaparak konuyu siteye taşıdım... önce haber imzasızdı fakat bu yazılan metnin bir haberden çok bir makale olması nedeniyle yazılan yazıya bir imza atma gereği duyduk ve ben de imzamı koydum... Tüm olay bundan ibaret... Eğer sizin sitenizde çıktığını bilseydim mutlaka kaynak olarak sizin sitenizi gösterirdim..
İsyanınızda haklısınız ancakk...Olayı şebeklik boyutuna taşımak da sizin seviyenizden kaynaklanıyor sanırım. Ama herkesin bir yoğurt yiyişi vardır... Bazısı önce medeni yolları dener sonra şebeklik yapar... Bazısı şebektir ve şebek kalır... İyi çalışmalar...

Hey Gidi Valencia

Valencia'nın Real Madrid gibi belediyeye satacak tesisleri var mı bilmiyorum ama borcunu biliyorum: 340 milyon euro. Başkan Juan Soler geçen sezonu 3 teknik direktörle tamamladı. 4 yılda gelen giden teknik adam sayısı 6. Geçen sezon Almeria'yı yoktan yaratan Unai Emery de daha sezon açılmadan "Aragones gelsene" manşetleriyle karşılandı. Kulüp batıyor, transferde bırakın yıldızı kadroya gidenlerin yerine takviye yapacak takaatleri yok. Kurtuluş politikası ise bir Kemal Derviş vari. Kulübün kasasını İspanya'da Telefonica'nın eski ceo'su Juan Villalonga'ya bıraktılar. Valencia'da yıllık ödemelerde tavan 1.8 milyon euro idi geçen sezon. Bu rakamı da alan sadece David Villa idi. Villalonga, Euro 2008'in gol kralı kaçmasın diye yıllık 3.4 m euro teklif etti. Başkan Juan Soler ise kardeşim zaten borca batmışız, bu paraları verirsek hisselerimi satmak zorunda kalırım dedi ve takımda para yapan 2 ismin satılmasını istedi. David Villa ve David Silva. David Villa için 40 milyon euro istiyorlar ama batan geminin malları bunlar günlerinde kim verir ki bu rakamı? David Silva ise Atletico Madrid'in gündeminde. 20 milyon euro değeri var. Valencia'nın yıllık televizyon gelirlerini aklıma getiriyorum, yıllık ücretlerindeki tavana bakıyorum, borcuna bakıyorum ve Türkiye ile karşılaştırma bile yapmak istemiyorum. Yapsak işin içinden çıkamayız ki?Aimar, Kily Gonzales, Claudio Lopez, Ayala, Baraja, Mista, Canizares... Hey gidi Valencia hey...
Valencia Batarken

Ramon Calderon

Real Madrid ve Barcelona'da her başkanlık seçimi öncesinde adaylar tesis vs. değil yıldız transferi vaadiyle kapışırlar. Bu konunun referansı sanırım Florentino Perez ve Figo transferidir. Ya alırım ya da S. Bernabeu'da kombineleri cebimden öderim demişti Perez. Ramon Calderon başarılı bir başkan mı? Real Madrid 2 sezondur şampiyon, bu sezonun da en büyük favorisi ama kulübün adı Real Madrid olunca bu taraftarı kesmiyor tabii. Barselona medyası şimdi Calderon ile dalgasını geçiyor. Bu adam kimi alacağım dese hikayenin sonu fiyasko oluyor. Arada iyi transferler olmadı mı, oldu ama son 3 yıldaki bombaları farklıydı Calderon'un. 2006'da Fabregas ve Robben. Robben 1 yıl gecikmeli de olsa 36 milyona geldi. 2 sezondur Kaka ve bu sezon Cristiano Ronaldo "gelecek, geliyor" denilen ve gelmeyen yıldızlar....

Ricardo Quaresma

Portekiz Ligi'nin çapı belli. Ricardo Quaresma Porto'nun en değerli oyuncusu. Kulübünden aldığı yıllık ücret 1.2 milyon euro. Porto'nun onun için kağıt üzerinde belirlediği bonservis bedeli ise 40 milyon euro. Sözleşmede yazılan bonservisi ödenen iki futbolcu var. Figo ve Güiza. Abramovich'in 16 yaşındaki oğlu baba Lampard'ı satma demiş. Evlat deyince akan sular duruyor tabii! Inter, Milan'ın Ronaldinho transferi sonrasında manşet kapması lazım. Quaresma için 20 teklif ettiler. Oyuncu için de 4 yıllığına 14 milyon euro. Euro 2008'de Scolari onu hep yedek kulübesinde oturttu. Sahadakilerden eksisi neydi anlayamadım. "Overrated" görenler de var Quaresma'yı ama ben tek başına maç alabilecek adam sınıfına koyarım kendisini. Naklen yayınlanan bir lige gelmesi iyidir. Mourinho'nun Chelsea'ye gittiği günden bu yana ülkesi ekonomisine katkısı ne kadardır acaba?

Emana- Boulahrouz-Adu


18 yaşında getir, 7 sezon 30 maç ve üstü oynasın. Sonra 6 milyon euro bonservis ile sat. Toulouse ve Emana'nın hikayesi bu. Oyunun kuralı aslında bu. Real Betis için Aurelio'dan sonra sezonun ikinci transferi. Aynı şehrin büyük ağabeyi Sevilla bir adam daha kaybetti. Boulahrouz, Stuttgart'a gitti ki zaten Chelsea'nin futbolcusuydu. Benfica da büyük umutlarla aldığı Adu'yu 1 yıllığına Monaco'ya kiraladı.

Breitner&Netzer

Fotoğrafı Ramon yolladı. Babasının özel arşivindenmiş. Paul Breitner ve Günter Netzer. 1975 yılı. İki Alman Real Madrid'de.

Milan 2008-09

10 numaralı forma Seedorf'da kaldı. Ronaldinho 80 numarayı giyecek. Osmaniye'liymiş kendisi...

21 Temmuz 2008

Eto'o İstanbul'da mı?

Hayır İskoçya'da. Barcelona kampında...

Drogba vs Trezeguet

Barça'da gelenler Hleb (Arsenal), Henrique (Palmeiras), Keita, Dani Alves (Sevilla), Pique(Manchester United); Caceres (Villarreal). Gidenler Deco(edit), Ronaldinho, Dos Santos ve Zambrotta. Kasa açığı bu transferlerle eksi 50 milyon euro. Guardiola sil baştan bir kadro kuruyor. İstanbul'un havası bazılarına mütemadiyen Eto'o haberi yaptırtıyor. Eto'o'ya "patriot" demişler. Kardeşim o savunma füzesi ya(!). Füze mi kalmadı başka? Barça bir santrfor alacak. Drogba listenin ilk sırasında. Chelsea ile hazırlık kampına gitmedi. Barça forması da çok yakışır bu adama. Henry'nin de kader arkadaşı Trezeguet için kulisi var. Eto'o için Milan listeden çıktı, Ronaldinho ile aynı takımda oynamaz. Drogba takasında üstü para vermesi gereken Barça. Bir de Tottenham var tabii, forvetten adam satarsa...

Asist&Gol


Thierry Henry& Steve Nash

Makelele PSG'de

Aurelio'nun yerine medya da doğal olarak bir isim arıyor. Albelda sonrası Makelele yazıldı ama onun başı çoktan bağlanmıştı. Geçen hafta biten bir transferdi imzası bugüne kaldı. Bonservisi elinde olan Makelele Paris Saint Germain'de. 2 yıl oynanıp devamında başkana danışmanlık yapmak üzere anlaştı. 35 yaşına geldi, Euro 2008'de kariyerinin sonuna geldiğini işaret ediyordu. Chelsea onun için 24 milyon euro ödemişti Real Madrid'e. Real Madrid onun boşluğuna doldurabilmek için en az 2 katını harcamıştır.