10 Ocak 2009

Diego ile Fotoğraf Çektirmek

10-15 yıl önce Avrupa basınını takip etmek zordu elbette. Internet öncesi mesela La Gazzetta dello Sport'a ulaşmak... İstanbul'un 1-2 noktasında; o da bir gün öncesinin gazetesi, 4 katı fiyata satılırdı. O da bulabilirsen... Bugün hala İtalyan medyası gazetelerin birebir içeriğini internette yayınlamıyor. Bizim gazeteler gibi tam metinler sitelerinde yer almıyor. Herşeye rağmen tırnağınla kazıdığında bulamayacağın detay yok bu deryada. Fotoya dönüyorum. Bu 80 model gazetecilik. Evet kendi mesleğimi, değiştiremediğimiz alışkanlıkları eleştiriyorum. Çantaya bir forma koyulur, Werder Bremen Antalya'da kampta, taraftar edasıyla Diego'ya yaklaşılır, forma önüne tutulur ve flaş çakar. Olmuyor böyle. 2008'e geldik, komik kaçıyor. Mevzu, Fenerbahçe Diego'yu alır, almaz değil. Madem Diego yazacağız, ne yazıyor Almanlar, İtalyanlar bakmak lazım. Şükürler olsun, mesleğin en güzel tarafı, La Gazzetta günü gününe öğle saatlerinde masama geliyor. Öğleden sonra okuduklarımdan, öğrendikerimden aktarıyorum. Diego'nun 2011 yılında bitecek olan sözleşmesi için Werder Bremen'in istediği rakam 25 milyon euro. Bundesliga'da 75 maçta, 34 gol atan, 29 asist yapan 23 yaşındaki Brezilyalı için en şanslı kulüp Juventus. Diego, Amauri ile birlikte oynamak istiyorum diyor. İtalyanlar bu sezon klasik 10 numaraya, oyun kurucuya dönüşü tartışıyorlar. İngilizler gibi iyi kanat oyunculara sahip olmayan takımların mutlaka iyi bir 10 numara ile oyunu kotarabileceklerine inanıyorlar. 10 numaraya yakıştırırsınız ya da yakıştırmazsınız, Totti, Doni, Kharja, Simplicio, Santana, yedekten Jovetic, Hamsik, Lazzari adı geçen isimler. Diego da bu listeye eklenebilecek olası bir transfer. Şimdi hep beraber bir daha fotoğrafa bakalım...

Otobüs Şöförü Ribery

Her kulüpte, her dönemde takım otobüsünü kullanmaya meraklı bir futbolcu vardır illa ki. Galatasaray'da şöför Arif Erdem'di mesela. Ribery; ki otomobili zor kullanıyordu İstanbul'da; Dubai'de otelden antrenmana giderken Bayern Münih otobüsünün direksiyonuna oturmuş. Manevra kabiliyeti süper tabii, iki tabelayı indirmiş. Klinsmann olur böyle demiş...

Kriz Eritirken

Premier Lig'in patronlar listesine bizim kulüp başkanları kaç numaradan girer acaba? Chelsea'nin transferde sesi soluğu çıkmıyor. Roman Abramovich mum gibi eridi. (Easy come easy go...) Man. City'nin patronu Al Nayan da önüne gelen talip oluyor ama alabildiği doğru dürüst bir adam yok. Durgun piyasayı ancak onlar hareketlendirebilir. Chelsea'de Ballack başta olmak üzere birçok yıldıza sezon sonunda düşük ücret önerecekler. Futbol endüstrisinde kriz sayesinde taşlar yerine oturacak. Abramovich'in yanındaki Daria Zhukova. Marat Safin'in eski nişanlısı...
1. Shekh Mansour bin Zayed al-Nayan (Manchester City) £15bn

2. Lakshmi Mittal & family (QPR) £12.5bn
3. Roman Abramovich (Chelsea) £7bn 

4. Joe Lewis (Tottenham Hotspur) £2.5bn

5. Bernie & Slavica Ecclestone (QPR) £2.4bn
6. Stanley Kroenke (Arsenal) £2.245bn

7. Alisher Usmanov (Arsenal) £1.5bn

8= Lord Grantchester & The Moores Family (Everton) £1.2bn

8= Dermot Desmond (Celtic) £1.2bn

10= Lord Ashcroft (Watford) £1.1bn

10= Malcolm Glazer & family (Manchester United) £1.1bn

12. Simon Keswick (Cheltenham Town) £966m 

13. Trevor Hemmings (Preston North End) £900m

14. Mike Ashley (Newcastle United) £800m

15. Randy Lerner (Aston Villa) £750m

16. Tom Hicks (Liverpool) £700m
17. The Walker Family (Blackburn Rovers) £660m
18. Mohammed al-Fayed (Fulham) £650m

19. Sir David Murray (Glasgow Rangers) £600m

20. Steve Morgan (Wolves) £400m


Abreu

Real Sociedad da Diaz de Cerio kaval kemiği kırılınca sezonu kapamıştı. İspanya 2. liginde maraton uzun. Necati Ateş'in siftahı yok daha. İyi bir transfer yaptılar ya da kağıt üzerinde iyi gözüküyor. Arjantin'de lig bitince firar mevsimi açıldı. Uruguaylı Abreu kiralık olarak Real Sociedad'a geldi. Beraber mi oynarlar, oynamazlar mı göreceğiz de dünya ufak işte Necati ve Abreu.

9 Ocak 2009

Yusuf Şimşek Transferi

Yusuf Şimşek sahada attığı çalımların bir benzerini attı. Futbol dünyasında bu var. Profesyonel adamlar bunlar. Peki Beşiktaş neden Yusuf'u aldı? İlk akla gelen ve mantık aranan Delgado'nun durumu. Delgado İtalya'da, tedavi görüyor, dizinde problem var. Muhtemelen Delgado'dan sakatlığı hakkında iyi haber almayan Mustafa Denizli, Yusuf'u istedi. İkinci ihtimali bir baba olarak açıklayayım. Bizim evde bugünlerde Hakan eline hangi oyuncağı alsa; Emre için değerli oluyor. O köşede duran oyuncaklara bakmıyor Emre. Hakan'ın elinden çekip alacak illa ki. Kızmıyoruz, çocuk deyip geçiyoruz tabii. Sırf Trabzonspor almasın diye Yusuf transfer edilir mi? Sanmıyorum ama çocuk işte!.. Aydın Karabulut bonservisiyle verilmişse hayırlı olsun. Bursa'da iyi oynarsa, 1-2 yol sonra Fenerbahçe'nin sol beki olur. Sezonun ilk yarısında vasatın altında kalan Yusuf, transferde kolundan, başından çekiştiriliyor, Aydın'ın ayrıldığı takımın sol beki ise İbrahim Üzülmez. Hayat gerçekten adil değil. Hiçbir zaman da olmadı zaten...

Zico CSKA Moskova'da

İnsan 24 saatliğine gider, hatıra fotoğrafı çektirir Eto'o, Messi gibi... Zico'nun ne yaptığını anlamamıştım Özbekistan'da. Pas tutmayayım, para da kazanayım demiştir elbet. Muradına erdi. CSKA Moskova'nın başına geçti Zico. Transferde bakalım önüne ne kadar bir bütçe koyacaklar bu kriz ortamında. Pos bıyıklı abimiz Valery Gassaev'in adı da Şaktar için geçiyor. Lucescu boşa çıkacak...

Hafta Sonu Futbol

10 OCAK CUMARTESİ
13.30 ANKARASPOR-KAYSERİSPOR / LİG TV
14:45 ASTON VILLA - WEST BROMWİCH / SPORMAX
17:00 ARSENAL-BOLTON / SPORMAX
18.25 BURSASPOR-WERDER BREMEN / TRT 1
19.00 GAZİANTEPSPOR - BEŞİKTAŞ / LİG TV
19.00 GENOA-TORİNO / NTV SPOR
19.20 BURNLEY-SWANSEA / FUTBOLSMART
19:30 STOKE CITY-LIVERPOOL / SPORMAX
21.00 DEPORTİVO L.C-SEVİLLA / NTV SPOR
21.30 INTER-CAGLİARİ / NTV
22.00 AUXERRE – MARSİLYA / KANAL A
22:45 SPORTING LISBON-MARITIMO / SPORMAX
23.00 VALENCIA-VILLAREAL / NTV SPOR
11 OCAK PAZAR
13.30 TOKATSPOR-FENERBAHÇE / LİG TV
15:30 WIGAN - TOTTENHAM / SPORMAX
16.00 JUVENTUS-SİENA / NTV SPOR
18:00 MALLORCA-REAL MADRID / NTV
18:30 MANCHESTER UNITED- CHELSEA / SPORMAX
19.25 GALATASARAY-BAYER LEVERKUSEN / TRT 1
21:30 ROMA-MILAN / NTV
22.00 OSASUNA-BARCELONA / NTV SPOR
22:45 PORTO - TROFENSE / SPORMAX

Çekirge Beckham

"Beckham yakında Calabria aksanıyla İtalyanca konuşmaya başlayacak. Ben öğretirim"Gattuso

Yöntemi de budur...

8 Ocak 2009

Haim Revivo

“Bağdat Caddesi’ne gelmesin” diyordu Fenerbahçe taraftarı. Galatasaray ve Fenerbahçe yüz yıllık tarihlerinde birbirlerinden çok futbolcu almıştı ama Baliç'ten sonra bu kez bir başka yabancı yıldız Boğaz’ın öteki yakasına geçiyordu. Transfer söylentileri ortaya çıktığında “Galatasaray’a gitmem” diyen Revivo, Florya’da sarı-kırmızılı formayla gazetecilerin önüne çıktığında ufak çaplı bir kıyamet koptu. Hagi’den beri 10 numarasını arayan Galatasaray, “koşmayan” Felipe ülkesine kaçınca ezeli rakibinin on numarasını kapmıştı. Bu Haim Revivo’nun kopardığı ne ilk, ne de son kıyametti. Gün gelecek ülkesinde arkasında bir toz bulutu bırakıp soluğu ailesiyle Los Angeles’da alacaktı...İsrail’in yetiştirdiği ilk uluslararası yıldız Avi Cohen, Liverpool’a imza attığında Revivo 7 yaşındaydı. 2 sezon 'Kırmızı'ların defansında pek de parlak bir futbol ortaya koyamayan Avi Cohen sayesinde Liverpool taraftarı olan İsrail halkı, 15 yıl sonra bir başka yıldızı İspanya’ya gönderdiklerinde Celta Vigo sempatizanı olacaktı. Tarih daha ne Abramovich’in Chelsea’sinden; ne de onun İsrailli hocası Avram Grant’ten bahsediyordu o yıllarda...

Revivo, ezeli rekabetin iki yakasında forma giymenin ilk provasını ülkesinde yaptı. Bir sezon Hapoel Tel Aviv forması giydikten sonra Maccabi Haifa’ya imza attı. Futbolun klasik 10 numarayla oynandığı yıllardı. İspanyol menejerler 2 sezonda 45 gol atan sihirli sol ayağı keşfetmekte zorlanmadılar. 24 yaşında Celta Vigo’ya transfer oldu. O yıllarda haftada Avrupa’dan 40 maçı naklen seyredemeyen Türk futbolseveri için adı pek birşey ifade etmiyordu. 4 sezon formasını giydiği Celta Vigo’nun tarihindeki en başarılı yabancılardan bir olmayı başardı. Liverpool’a UEFA Kupası’nda attığı gol unutulmadı. Barcelona’nın da başının belası kesildi. Katalan kulübünün kalesini her sezon boş geçmeyince, Başkan Nunez İsrailliyi transfer etmeye karar verdi. 12 milyon dolar teklif ettikleri Revivo’yu Celta Vigo satmaya yanaşmadı.

İlk skandalına 1999 yılında imza attı. Euro 2000 elemelerinde İsrail’in evinde Danimarka’ya 5-0 mağlup olduğu maç öncesinde takımın kamp yaptığı otele eskort kızlar çağıran futbolcular arasında onun da ismi vardı.
Euro 96 sonrasında Fatih Terim’den milli takımı devralan ve Euro 2000 finallerine taşıyan Mustafa Denizli ona bir hazırlık maçında göz koydu. Fatih Terim Fiorentina’ya imza atarken Fenerbahçe de 4 yıl üstüste şampiyon olan ezeli rakibinin önünü kesmek için Mustafa Denizli’yi göreve getirdi. Denizli, ajandasına yazdığı Revivo’yu unutmamıştı. İmza töreninde Türkçe “En büyük Fenerbahçe. Fenerbahçe’yi seviyorum” diyen İsrailli dersini iyi çalışmıştı. Taraftar da medya da "inançlarımdan dolayı Cumartesi maça çıkmamazlık etmem, uzun kollu forma giymem" diyen Revivo’yu çok sevdi.Rapaic, Balic, Kennet Andersson’lu kadroda -o sezon Denizli’nin başını çok ağrıtacak olan- 5+1 kuralının kurbanı oldu. Sezona yedek kulübesinde başladı. “Oynamazsam devre arasında giderim, Benfica beni istiyor” ile gözdağı vermeyi ihmal etmedi. Formayı kaptıktan sonra da o sezon bir daha bırakmadı. Fenerbahçe’nin şampiyonluğuyla sona eren sezona damgasını vuran 4-3’lük Gaziantepspor maçının kahramanlarındandı. Gaziantep büyük avantaj yakaladığı maçı kazanabilse lig tarihinde Trabzonspor’dan sonra ilk kez bir Anadolu takımı şampiyon olacaktı.

Türk futbol tarihinin en unutulmaz 45 dakikalarından biri oynandı Şükrü Saracoğlu Stadı’nda. 3-0 mağlubiyetten 4-3 maçı kazanmayı başaran Fenerbahçe’yi ateşleyen ilk golü atan Revivo, Galatasaray derbisinde de sürpriz golcü Ali Güneş’e asist yapan isimdi. İsrailli takımı sırtlamıştı. Kadıköy’de Bursaspor’un fişini 2 golle çekti ve sezonun son haftasında şampiyonluk turunun atıldığı Samsun’da 1-0 yenik olan Fenerbahçe’yi attığı frikik golüyle ipten aldı. Kadıköy’deki 2. sezonunda Galatasaray Lucescu ile 3. Yıldızı formasına takarken; Revivo, İnönü Stadı’nda Şampiyonlar Ligi vizesi alan Fenerbahçe’nin en iyisiydi. Onu Kadıköy’e getiren Mustafa Denizli ile yollar çoktan ayrılmıştı. Alman Lorant ile anlaşan Fenerbahçe transfer bombasını Ariel Ortega ile patlattı.

Ortega’nın İstanbul’a geldiğinin akşamı Reina’da düzenlenen hoşgeldin partisinde Arjantinlinin sırtını sıvazlayan Revivo, iş 10 numaralı formaya gelince “vermem” dedi. Taraftarın yeni gözdesi Ortega 23 numaralı formayı giyerken Revivo da gözden düştü. Ali Şen ile yakın dostluk kurduğu ve bu yüzden başkan Aziz Yıldırım ile arasının açıldığı söylentileri tribünlerde dalga dalga yayılırken, Fenerbahçe ezeli rakibi Galatasaray’ı Kadıköy’de 6-0 ile hezimete uğratıyor, İsrailli karşılaşmayı yedek kulübesinde o unutulmaz Antep maçının bir başka kahramanı Rapaiç ile birlikte seyrediyordu...

Felipe’nin firarıyla 10 numarasız kalan Galatasaray, yeni 10 numarasını fazla uzaklarda aramadı. Revivo’nun imzası sonrasında Fenerbahçe Store, “Revivo forması getirene Ortega forması bedava” kampanyası başlattı. İsrailli sol ayağın İstanbul’un Asya yakasındaki lakabı artık “hain”di.Devre arasında Abel Xavier, Lukunku’yu alan Galatasaray ,efsane hocası Fatih Terim ile zor bir sezon geçiriyordu. Yeni 10 numara ikinci yarının ilk maçında Bursa deplasmanında attığı 3 golün sevincini taklalarla kutlayınca Fenerbahçe tarafında tansiyon yükseldi. Galatasaray Dergisi’nin kapağına verdiği yarı çıplak pozda omuzundaki 3 yıldız dövmesiyle pek mutluydu Revivo. Lakabı artık “Yüzbaşı”ydı.

6-0’ın rövanşında Galatasaray’ın ilk golünde asisti yapan Revivo, ikinci yarının hemen başında mutlak bir golü kaçıracak ve otoritelere göre Galatasaray 2-0 önde olduğu maçta hezimetin rövanşını onun yüzünden alamayacaktı.Galatasaray ile balayı kısa sürdü. İsrail milli takım kampına bir hafta önceden(!) gitmek isteyince Florya'da sinirler gerildi. Borç batağındaki Galatasaray'ın yeni bir 10 numara peşinde koşturacak gücü yoktu. Avusturya'da yeni sezona hazırlanan Galatasaray'ın en formda oyuncusuydu. Kopenhag'da bir hazırlık turnuvasını kazanan Galatasaray İstanbul'a döndüğünde Terim ve Revivo'nun yolları ayrıldı.

İstanbul'da geçirdiği 3.5 yıl boyunca futbolculuğu kadar işadamlığı da konuşulan Revivo, doğduğu kentin takımı Ashdod FC'ye döndü. Kendisi gibi futbolcu olan kardeşi David Revivo ile aynı takımda forma giymeye başlayan Revivo, 2004 Mart'ında en yakın arkadaşları Maurice Tubul'u Ashdod Limanı'nda Hamas'ın gerçekleştirdiği intihar saldırısında kaybettiler. Saldırının olduğu sabah Tubul ile beraber olan iki kardeşten Haim, iş takibi için Tel Aviv’e giderken, David de öğle yemeğini beraber yediği Tubul’u limanda bırakıp takımıyla antrenmana çıkmıştı. Yakın arkadaşlarını Hamas’ın saldırısında kaybeden iki kardeşten Revivo futbolu bıraktığını açıkladı.

Ashdod FC kulübünü satın alan Revivo'nun, "takımın renklerini sarı-kırmızı olarak değiştirdi" haberini keyifle okuyan Galatasaraylılar'ı sezon sonunda bir sürpriz bekliyordu. "Florya'nın Yüzbaşı'sı" Fenerbahçe'nin şampiyonluk kutlamasına sahne olan gece kulübünde sarı lacivertli formayla masaların üstünde dansediyordu.
Eski futbolcu, kulüp başkanı, işadamı Haim Revivo'nun dans kariyeri belki de o gece İstanbul'da başladı! İsrail'de "Yıldızlarla Dans" yarışmasının en kıvrak yarışmacılarından biri oldu ve finale kadar yükseldi.

Kulağında pırlanta küpesi, boynunda kalın altın zinciri ve gösterişli Versace gömlekleriyle İstanbul gecelerinden de kopmadı İsrailli yıldız. Revivo bir daha Türk medyasına konuk olduğunda ise artık başı büyük beladaydı. Bundan sonrası izlemesi belki keyifli ama oynaması zor bir senaryoydu Revivo için. Futboldan kazandıklarını ticaret hayatında yaptığı atılımlarla katlayan Haim Revivo artık büyük oynuyordu. İsrail'de yeraltı dünyasını kontrol eden Abergil Ailesi'yle başı belaya girdi.

Ortalıkta dolaşan iki senaryo vardı. Birincisi, Revivo'nun mafya lideri Itzik Abergil ile ortak iş yaptığı ve ticari anlaşmazlığı düştükleriydi. Abergil Ailesi, Revivo tarafından dolandırıldıklarına inanıyor ve cezayı kesmeye hazırlanıyorlardı. İkinci senaryo ise biraz daha romantik sosluydu. Revivo'nun Abergil ailesinin bir ferdinin sevgilisinin kalbini çaldığı ve bu kadın yüzünden ölüm tehditleri aldığı yazılıp çizildi. Başı farklı olsa da; Revivo bu filmin son karesinde elinde valizlerle Los Angeles uçağına binerken görüldü. Can güvenliğini sağlamasını istediği bir başka mafya babası Shalom Domrani, Abergil Ailesi ile anlaşma masasına oturmuş ve masadan Revivo ülkeyi terk etsin kararı çıkmıştı. Olayı ortaya çıkartan gazete taraflara söz hakkı tanıdığında herkes susmayı tercih etti. Abergil Ailesi ve Shalom Domrani gazetecilere “siz neden bahsediyorsunuz?” derken, Revivo da hakkındaki tüm iddiaları yalanlıyor ve ABD’ye iş yapmak üzere gittiğini söylüyordu.

Revivo'nun çok maçı çeviren sihirli sol ayağı bu kez çaresiz kaldı ve sağına eşlik etti Los Angeles yolunda. Hollywood, “action” senaryonun da; baş aktörün de kucağına düştüğünün farkında mı acaba!

7 Ocak 2009

Diego Milito'nun Fiyatı

Real Madrid'in Huntelaar ve Diarra transferleri bir kenara Avrupa'da kriz yüzünden yaprak kıpırdamıyor. 3 aydır her yıldıza talip olan Manchester City'in Dubaili patronlarının hoşuna gitti galiba o manşetler. Ona 100 buna 120 milyon veriyorlardı. İyi reklam yaptılar, yapıyorlar, bir işlerine yarıyor mu emin değilim. İtalya'da bütün takımlar kıvranıyor. Herkesin gözü lider Inter'de. Moratti gibi gönlü zengin başkanı olunca onlar kriz dinlemezler. Kesinleşmeyen ama güzel bir pazarlık var. Diego Milito, Noel tatiline gol kralı girdi. Genoa başkanı 8 milyon euroya aldığı eski futbolcusuna Inter talip olunca, istediklerini açıkladı. Inter'de baş belası Adriano bir türlü kovulamadığından Inter de bu transferi ağırdan alıyor. Adriano'yu isteyen kulüp Monaco. Giderse Monte Carlo casinolarında rulet masalarının altından toplarlar Adriano'yu. Genoa'nın Milito karşılığında istedikleri olursa ne ala. 20 milyon euro artı Balotelli-Jimenez ve Santon'u kiralık istiyorlar.

Alessandro Nesta

Standart bir dünyanın en iyi onbirinde her zaman yer vardı ona. Buffon, Cafu diye başlar ardından Nesta dersen kimse itiraz etmezdi. Milan şampiyon yarışında uzak ara geride kalmışsa sebebi defansıdır. O geleneklerine bağlı kulüp vefa uğruna yenileyemedi defans hattını. Nesta da cam adamlar kulübünün kurucu üyelerinden. Bu sezon daha forma giymedi. Belinden kronik rahatsızlığı var. Tedavisini de Milano'da değil Miami'de sürdürüyor. Milan, Liverpool'dan Agger'e talip olunca taa oralardan demeç vermiş: 10 gün sonra dönüyorum, adam alırken iyi düşünsünler. Sağlam olduğunda kral adamdır Nesta. Ama... İtalya'da bir altyapı hocasının bir değerlendirmeyle bitireyim: "2 yıldır altyapılarda defans oyuncusu yetiştirmekte zorlanıyoruz. Defans oyuncuları ısrarla ön liberoda oynamak istiyor." Haklılar tabii. Para orada şimdi...

Gurbetteki Arjantinliler

Gurbete çıkan Arjantinli futbolcu sayısı Aralık 2008 itibariyle 1.535. Bizim gibi iki elinin parmaklarını kullanmıyorlar vatandaşlarını saymak için. 938'i Avrupa'da oynuyor. Bu kadar kalabalık bir listeden yılın en iyi onbiri ya da en kötü onbiri yapmak pek sağlıklı değil ama Arjantinliler yapmış ve listede bizim ligden de Cangele var. Kalede Abbondanzieri var. Defans hattında Catania'da yedek bekleyen Pablo Alvarez, Universidad Catolica forması giyen Imboden, büyük ümitlerle Milan'a gelen ve Sporting Lizbon'a sürgüne gönderilen Leandro Grimi ve Real Madridli Heinze var. Orta sahadaki 3 isim Güney Amerika liglerinde oynuyor: Coudet, Fabbro ve Morales. 4. isim tanıdık. Hastalık ve sakatlıklardan başını kaldıramayan Benfica'lı Pablo Aimar. Forvet hattında ise Real Madrid'in antrenmanlarında takılan Saviola ve Kayserispor'dan Cangele var.

Akşam Sefası

Gerrard ve Lampard Gibi...

Gerrard ve Lampard gibi oyunu iki yönlü oynayabilen oyuncular... Bu Hakan Şükür tipinde santrfor'dan sonra bıktıran yorum klişedir. Yıllar evvel bir pazartesi gecesi, Bizim Stadyum programına Hasan Vezir konuktu. Faik Çetiner, Hasan Vezir'e " Sen Hakan Şükür tipinde santrfordun di mi Hasan?" dedi. Kanalı değiştirdim. Yeni moda Gerrard ve Lampard, bu arkadaşlar oyunu çift taraflı oynayan futbolcuların atası olarak kabul edilmekte. Orta sahada oynayan ve ayağına top yakışmayan her futbolcuyu eleştirmek için cümleye şöyle başlanabilir: "Ahmet oyunu tek taraflı oynuyor oysa ki Gerrard ve Lampard...." Xavi ve De Rossi dediğinde durumu ifade etmiş olmuyorsun. İlla ki Gerrard ve Lampard. Futbolsever olarak bıktım artık bu klişeden...

İngiltere:Sıfır Bonservisler

Bundesliga: Sıfır Bonservisler
Fransa: Sıfır Bonservisler
Serie A ve Anılar 9

Gomorra

Önce Marek Hamsik'in hikayesi ardından Gomorra. Napoli'nin yıldızının 15 gün önce gasp ettiler. Rolex Daytona ve 800 euro'sunu kaptırdı. Napoli başkanı da olur böyle deyip kendisine saatin aynısını hediye etti. Napoli'de futbolcuyu gasp etmek? Racona ters tabii. Birkaç gün sonra Hamsik'i polis aradı, gel saatin bulundu diye. Bir yanlışlık olmuş elbette (!) Sonuç Hamsik'in 2 Daytona'sı var. Gelelim Gomorra'ya. Belgesel tadında arı kovanına çomak sokan bir film Gomorra. Onca yıl İtalyanca okudum, Dante ile ahbaplığımız var. Ben anlamadım filmdeki İtalyancayı. Mesele Napoli aksanı. Portekizce bilen daha iyi anlar. Benim izlediğim çeviri de %50 randımanlıydı. İzlenmesi gereken bir film. Napoli'li Cannavaro da bizi iyi tanıtmıyor ama umarım Oscar alır diyor. Napoli varoşlarında Mafia'nın günlüğü tadında film ve tek bir karede pizza yok. Burada keseyim...

Totti Ailesi

6 Ocak 2009

Kameni İmza Atmayınca

Birkaç gündür Avrupa'da sezon sonunda sözleşmesi sona erecek futbolcuların listesini yayınlıyorum. Kameni de o listede. Espanyol kalecisi. Yeni sözleşmeye imza atmıyor, muhtemelen de takımdan ayrılacak. Foto Espanyol antrenmanından. Taraftar "İmzalasana yeni sözleşmeyi" deyince Kameni görüldüğü üzere zıvanadan çıkmış. Taraftara "arkadaşım ölmek mi istiyorsun?" şeklinde bir de kibarca sorusu var. Bu fotoğrafı, "yurtdışında futbol oynamak çok rahat, maç bitince herkes evine gidiyor, taraftar rahatsız etmiyor, Türkiye'de bunalıyorduk" diyen Türk futbolcularına armağan ediyorum... Bonus da Inter otobüsüne atılan molotof kokteyli olsun...

Bundesliga: Sıfır Bonservisler

Günaydın(!)

Fanatik'in bugünkü manşetinde Tomas Zapotocny var. Konu Udinese'den alınırken ödenen bonservis. Özel haber olarak vermiş Fanatik. Udinese'den gelen belge var ellerinde. Aktarıyorum: "Transfer dönemi başladı. Sokağa atacak parası olmayan, bir oyuncuya değerinden fazlasını ödemek istemeyen kulüplerimizin dikkatine. İşte size bir ibret belgesi. Başrollerde Beşiktaş kulübü ile Tomas Zapotocny var. 2.3 milyon Euro´ya alınmayan bir oyuncuya 5 ay sonra nasıl 4.5 milyon Euro ödendi. İşte hepsi burada..."
"Şirket yapısı gereği futbolcu bonservislerini de varlıklarında gösteren Beşiktaş yaptığı her transferin rakamlarını Borsa'ya bildirmek zorunda. Udinese'den gelen Tomas Zapatocny için bonservis bedeli olarak 4.5 milyon euro bildirmişler. Aynı takımdan gelen Sivok için ise 4 milyon 700 bin euro. Bu rakamlar taksitlere bağlanmış. İtalyan medyasında Udinese'den bu transfer döneminde ayrılanlar başlığında Zapatocny için 2 milyon, Sivok için ise 1 milyon yazıyor adlarının yanında. İki futbolcu için aradaki fark 6 milyon 300 bin euro. Düzeltmeyi kim yapacak onu bilmiyorum işte!"

Barcelona Altyapısı

Haftasonunda Barça'nın 3-1 kazandığı Mallorca maçını unutalım. Bu rakamlar sezon başından lig arasına kadar olan haftaları kapsıyor. Ronaldinho ve Deco'un ayrılığı sonrasında Barça altyapısından yetişenler toplamda yabancılardan daha fazla dakika aldı Guardiola'dan. Üstelik İniesta sakat olmasa fark daha da büyüyecekti. Barça kadrosunda altyapının karşısındaki kolondaki tüm isimler gerçekten de yabancı. Barça dışından gelmiş bir İspanyol yok...

5 Ocak 2009

Devre Arası Tatili

Antalya'da kış aylarında 5 yıldızlı tesisleri ayakta tutan futbol turizmiyle ilgili sıcak bir haberi vereyim öncelikle. Bundesliga lig arasını 6 hafta yaptığından Almanya'dan çok sayıda takım Antalya'ya gelir Ocak ayında. Barmenle enseye tokat olacak kadar da uzun kalırlar. Gelecek sezon için kötü bir haber var. Almanlar da devre arası tatili kısa tutacaklar. 3 haftaya indirdiler bu arayı ve bu karar Türk turizmini de etkiler. Bizde de pek mantıklı olmayan bir aylık ara var. Hoş angarya kupa maçlarıyla boşlukları dolduruyorlar ama ülkenin kış şartlarıyla da uyuşmuyor bu bir aylık tatil. Herkes biliyor ki; kar Şubat ayında yağıyor -ligin coğrafyasında- bu ülkeye. Ocak ayında kar yüzünden oynanmayacak saha yok Türkiye'de. İtalyanlar da bunu tartışıyor. 3 hafta lig arası fazla mı?"yı sorguluyorlar. İspanyollar 2 hafta aradan sonra geride kalan haftasonunda başladılar. İngilizler zaten piskopata bağlamış, lig, o kupa bu kupa derken 3 günde bir maç yapıyorlar. Fransızlar da bizim gibi araya kupa maçlarını yerleştirdiler. Katolik İtalyanlar, İngilizler gibi Noel ertesinde maç oynama fikrine pek sıcak bakmıyor. Onlar 26 Aralık günü genelde sinemaya giderler. Gelecek sezon bu işin ortasını bulacaklar. 2010 Dünya Kupası yüzünden lig araları kısa olacak. Bizde hafta ortasında lig oynatılmıyor. 38 haftalık ligler 15 gün ara verirken ya da hiç vermezken biz 34 haftalık ligde topu bir aylığına toprağa gömüyoruz. İtalyanın yorumuyla bitireyim: "Avrupa'nın en iyi ligi değiliz belki ama Ocak ayında en bronz futbolcular bizim ligde..." (foto 1: Bernardo Corradi ve nişanlısı Elena Santarelli )

Üçü Bir Arada

Juventus sezonun ilk yarısında çok önemli iki sakat verdi. Trezeguet ve Buffon. İkisini de aramadılar. Kaleci Manninger, Buffon olsa bunu çıkartırdı dedirtmedi ama İtalyan iyileşince de kaleyi teslim etmek zorunda kaldı. Trezeguet iki dizinden operasyon geçirdi ve İtalyan basınında bu sezon ondan hayır gelmez yorumları çok yapılıyordu. Diz bağlarından ameliyat olup 103 gün sonra topa vurmak gibi bir mucizeye imza attı. Tıp mı ilerledi yoksa Fransız mı iyi baktı kendine bilinmez. Şimdi teknik direktör Ranieri kafasını kaşıyor. Ona ilk sorulan soru: Trezeguet-Amauri ve Del Piero bir arada oynar mı?
****
Garip bir sağlık haberi İtalya'dan. Roma'da Aquilani uzun zaman sakattı. Adelelerinde şiddetli ağrıdan şikayet ediyormuş aylardır. Araştırmışlar, iki dişi çürük çıkmış. Dişleri çekince Aquilani kendine gelmiş. Dişlere dikkat yani...
****
Habertürk'de Ali Okancı ile birlikte yaptığımız Futbol Blog programı sona erdi. Konu ve blog önerisi yollayan, takip eden arkadaşların bilgisine...

Kalli'nin Gölgesi

Galatasaray'da iki aydır bir Kalli komedisidir sürüyor. Bugün de "Kalli kanunları devreye girdi" diye haberler var. Feldkamp'ın Olympiakos'u Galatasaray adına izleyeceğini yazan benim gazetede. Gayrı resmi bir görevdi. O tarihte teknik danışman sıfatı taşımıyordu. Kalli o maçı seyretti ama Olympiakos 3 gün sonra başka kadroyla sahaya çıktı. Ardından Benfica maçı vardı. Kimse sorgulamadı, Kalli izledi mi diye! Önce teknik danışman dediler ardından altyapıdaki teknik direktörlere seminer verecek, toplantı yapacak dendi. Feldkamp ortalıkta yok. Galatasaray'ın iki Ankara deplasmanına -geçen sezon teknik direktörken de gitmiyordu zaten- gelmedi. Beşiktaş derbisinde de yoktu. Hertha Berlin maçını taraftarların arasında seyretmediyse orada da yoktu. Kendisi yok ama gölgesi maşallah eksik olmuyor. Galatasaray'ın son haftalarda aldığı başarılı sonuçları bile ona bağlayanlar var ki... Mehmet Yıldız'ı tavsiye etmek için de danışman olmaya gerek yok zaten. Feldkamp'ı Florya'da bir karesini gören var mı? Teknik danışmanlık hizmetini cepten mi yoksa Msn yoluyla mı veriyor, Facebook'da Skibbe'yi mi poke'luyor? Bir bilsek...

Gabriel Obertan

Yakın çevremde özel hayranları var bu futbolcunun. Gabriel Obertan. 19 yaşında. Bordeaux'nun forvet hattında bir türlü sıra ona gelmiyor. Laurent Blanc da gitsen iyi olur deyince soluğu Lorient'de aldı. 5 aylığına kiralık. "Galatasaray, Obertan'a dikkat etmeli" diyen olursa bugünden itibaren çay ısmarlıyoruz kendisine...

Fransa: Sıfır Bonservisler

İspanya ve İtalya'nın ardından Fransa. Sezon sonunda sözleşmesi sona eren, sıfır bonservisli oyuncular. La Gazzetta 15 kişilik bir liste çıkarmış ama fazlası vardır elbet. Bereketli bir liste. Fred, Cufre ve Pedretti güzel bir paket mesela. Sevmediğine de kaleci Lionel Letizi'yi tavsiye edeceksin. Ömür tüketir...

%100 Adanalı

Dubai Hatırası

Milan ve Bayern Münih Dubai'de devre arası kampında. Galatasaray da gidecekti ancak turnuva iptal oldu. Gitseler bu yavru aslanla iyi fotoğraf olurmuş. Kırmızı eşofmanlı olan Luca Toni(!)

Artı Bir Derbi

Ekstradan bir Merseyside derbisi. FA Cup 4. turda. 24 ya da 25 Ocak'ta. Liverpool-Everton. Pankart da ilginç tabii...

4 Ocak 2009

Serie A ve Anılar 9

İspanya'dan sonra İtalya... Serie A, 2009 Haziran'ında sözleşmesi sona erecek futbolcular. La Gazzetta dello Sport, mevkii ve yaşlarıyla listelemiş. Maşallah huzur evi gibi liste... Yepes ve Crespo dışında hepsi oturup anılarını yazarlar... Anılar 9 ne albümdü ama...
1. boat on the river- styx
2. hotel california- eagles
3. suddenly- billy ocean
4. el condor pasa andy williams
5. forever and ever- demis roussos
6. diamonds and rust- joan baez
7. let it be- the beatles
8. lady d'barbanvile- cat stevens
9. michelle- the beatles
10. girl- the beatles
11. angie- mick jagger
12. hey jude- the beatles
13. the rain- jose feliciano
14. and i love her- the beatles
15. the sound of silence- simon and garfunkel
16. goodbye my love goodbye- demis roussos
17. the professional- ennio morricone
18. love story- richard clayderman
19. yesterday- the beatles
20. morning has broken- cat stevens
21. if you leave me now- chicago