5 Eylül 2009

Edu

Profesyonel futbolda vefayı pek de sorgulamamak lazım. Sakatlığı uzun sürecek futbolcuyu kadroda tutmamak, hele bir de yabancı kontenjanın olduğu bir ülkede neredeyse mecburiyet. Bu yüzden Fenerbahçe'nin Edu ile yollarını ayırması normal. Tabii asıl sebep buysa. Futbol takımında barınabilmek için sahadaki performans yeterli değil. Edu'nun saha dışındaki diyaloglarının sonunu hazırladığını söyleyebiliriz. Fenerbahçe'de sol stoper oynamak zor. Bunu defalarca yazdım. Roberto Carlos'un oyun disiplini sol stoper oynayana büyük yük bindiriyor. Onun boş bıraktığı alanı süpürmek için kademeye giden adamın vay haline. Edu da bundan çok çekti. En kestirme örneği CSKA Moskova deplasmanıdır. Bilica'dan kötü oyuncu mu Edu? Değil. Giden Yasin de Bekir'den kötü değildi sonuçta. Neyse giden gitmiş, onu geçen sezon bonservis ödeyerek almayı planlayan Real Betis de dört ayak üstüne düşmüş. Gel bizde oyna diyorlar.

Dwight Yorke

Onun adını anınca yanına mutlaka Andy Cole'u da eklemek lazım değil mi? Dwight Yorke kramponları astı. 37 yaşında. Aston Villa, Manchester United, Blackburn Rovers, Birmingham City , Sydney FC ve Sunderland. Senarist Alex Ferguson'un 20 yıldır süren dizinde hayatımıza soktuğu karakterlerden biri. Yorke asıl kazığını yıllar sonra Birminham'a giderek Aston Villa'ya atacaktı. Düşmanın silahını alıp zayıflatmıştı Ferguson. Zamanı geldi, rol yazmamaya başladı. Biz, Nistelrooy'a bakar olmuştuk. Bir önemli haber de Yorke'un futbolu bıraktığı Sunderland'dan. Büyük işe imza attılar. Adamım Lorik Cana'yı kaptanlığa getirdiler transferinden bir ay sonra. Yakışır...

Hayat Varsa Umut Vardır

"Olmazsa sonraki turnuvalara hazırlanırız" gibi bir şey söyledi Fatih Terim. Ekrandan uzaklaştım. Pek de umutlu görmedim kendisini basın toplantısında. 2008'deki masaldan sonra 2010'da olmamak fikri çıldırtıyor insanı. Yarın değil, artık bugün demek lazım, Estonya maçı umurumda bile değil. Bir tarafta Emre diğer tarafta Arda ile dörtte dört yapan iki takımın performansı milli takıma yansısın, yeter de artar bile. Büyük maç çarşamba gecesi. Yazgımızı başkalarının ıstakasına bırakmışız. Zaten 6 maçta 6 gol atabilmişiz, bu iki maç öncesi forvet yine alarm veriyor. Sercan'a güvenmek lazım. 2010'a da mutlaka gitmek lazım. Bu ülkenin futbolu ya yerinde sayacak; ya da o finaller ve 2016 adaylığıyla koşmaya başlayacak. Kayseri'nin kötü zeminini bile bile milli takımı o stada yollayanlara da selam ederim... İspanyol dostumuz Ramon'un sözüne sarılarak bitireyim: Hayat varsa umut vardır.

4 Eylül 2009

Tanrı'nın Başka Eli

Cumartesi'yi Pazar'a bağlayan gece, 03:30'da Arjantin-Brezilya maçı var. NTV naklen yayınlıyor. İşin şakası yok. 2010 eleme grubunda Brezilya lider. Şili ve Paraguay iyi gidiyor. Arjantin 4. sırada. Arkadan Ekvador ve Uruguay bastırıyor. Başlık Arjantin'den Ole gazetesinden. "Otra mano de Dios". Tanrı'nın Başka Eli. "Tanrı'nın Eli" Maradona, takımı kilisiye götürmüş. Aşağıdaki fotoğraflar için ise 5 kelime yeterli sanırım:"Her şey bir bilet için". Bu da son beste!

Hafta Sonu Futbol

04 Eylül Cuma
02:10 Boca Juniors-Newell's Old Boys / NTVSpor
05 Eylül Cumartesi
18:00 Azerbaycan-Finlandiya / AZTV
19:30 İngiltere-Slovenya / NTVSpor
21:00 Danimarka-Portekiz / Futbol Smart
21:00 Türkiye-Estonya / ATV
21:30 Slovakya-Çek Cumhuriyeti / TRT 3
22:00 Fransa-Romanya / Euro Futbol
23:00 İspanya-Belçika / Futbol Smart
06 Eylül Pazar
03:30 Arjantin-Brezilya / NTV

3 Eylül 2009

Zidane'ın Hobileri

Zidane'ı özleyenlere. 3 reklam videosu. Grand Optical'ın bir başka reklamı da burada

Transferin Ardından

Transfer dönemi sona erdikten sonra bir karşılaştırma yapmak istiyorum ama yine bizim ligin rakamları yok ortalıkta. Beşiktaş borsaya bildirmek zorunda olduğundan ödediği bonservis bedellerini biliyoruz ama kalan 17 kulübün transferde ne kadar harcadığını bilebilmek mümkün değil. (72 milyon euro rakamı geçiyor.) Yıllardır seyirci sayısını bilmediğimiz gibi. Bilinenlerden devam edelim. Bir tarafta Real Madrid diğer tarafta Manchester City transferde kafayı kırınca La Liga ve Premier Lig arasında yine büyük rekabet yaşandı ve kazanan İngilizler oldu. Geçen sezonki 500 milyon eurodan 480 milyona düşmüş olsalar da 477 milyon euro harcayan İspanyol kulüplerini solladılar. La Liga'da geçen sezon 285 milyon euro harcanmıştı. Almanların yükselişi sürüyor. Geçen sezon 150 milyon euro harcayan Bundesliga takımları bu transfer döneminde toplam 216 milyon euroyu çıkardılar kasalarından. İtalyanlar da kağıt üzerinde 452 milyon euro harcadı görünüyorlar ama satıştan gelen rakam bu sezon 439 milyon oldu. Geçen sezonu eksi 196 milyon euro ile kapatmışlardı. Transferin son günü geçmiş sezonlarda çok daha keyifli geçiyor, bombalar patlıyordu. Bu sezon bu olmadı. Ribery, Rafinha, Pirlo takımlarında kaldı.

Yiğiter Uluğ Aceto Blog'da

Avrupa Basketbol Şampiyonası 7 EylülPazartesi başlıyor ve ben blogda bir ustayı ağırlıyorum. Yiğiter Uluğ, şampiyona boyunca blogda yazacak. İlk yazısı 6 Eylül Pazar günü.

2 Eylül 2009

Barça ve Diğerleri: Altyapıdan 11'e

Barcelona'yı yakından takip edenler için sıradan bir haber aslında. Hafta sonunda lig maçlarında sahaya çıkan onbirlerdeki altyapıdan yetişen futbolcu sayısı. 5 büyük ligin ağabeyleriyle karşılaştırma yapmışlar. Bu yönüyle ilginç tabii... 3 büyüklerin son maçlarına bakarsak; Beşiktaş'ta Nihat, Serdar Özkan, İbrahim Kaş, Galatasaray'da Sabri ve Arda vardı. Fenerbahçe onbirinde altyapıdan kimse yoktu.

Chygrynskiy Kokteyl

Barcelona'da La Rambla, tut ki İstiklal caddesi. Boadas da sahile inerken köşede bir bar. Bugüne kadar 800 farklı kokteyl yapmışlar. Ben kokteyl sevmem. 801. kokteylin adını da Chygrynskiy koymuşlar. Votka, limon, zencefil, soda vs. var içinde. Çok da önemli değil. Chygrynskiy iyi transfer oldu Barcelona için. Camp Nou'daki El Clasico için akreditemi yaptırıyorum. Bu kokteylden içecek halim yok ama... Gereksiz bilgi: Fotoğraftaki barmenin adı Jeronimo Vaquero. Giden adıyla hitap eder artık adama.

Rafael Van der Vaart

Hollanda milli takım kampında bugün: Bence diyor ki:
Rafael Van der Vaart: Ulan hepinizin ayağını kaydırdım. Bir ben kaldım Real Madrid'de...

Paraguay'da Derbi Sonrası

Paraguay'da derbi maçı. Cerro Porteno-Olimpia. Derbiyi 1-0 Olimpia kazanıyor. Taraftarlar kokain yüklü. Kavgada 300 taraftar yaralanıyor. İki gazeteci de yaralılar arasında. Bir de ölü var. Kazanan takımın taraftarı. Olimpia'lı 30 yaşındaki Carlos Sosa. Onu bıçaklayıp öldüren ise 20 yaşında bir Cerro Porteno taraftarı... Adı... Elvio. Soyadı... Sosa. Kardeşi...

1 Eylül 2009

Okuduklarım

* Sezon başında beri Rijkaard gibi önemli bir futbol adamından çevirmeni sayesinde (2 haftadır yine büyük yanlışlar yapıyor) 5 kelimelik cümleler duyuyoruz. Bakalım Bağış Erten farkı neymiş? Federasyon'un Tam Saha dergisi için Rijkaard ile röportaj yapmış. Telefon açıp sormama gerek yok. Tercüman kullanmasına gerek olmayan Bağış, Rijkaard'ı konuşturmuş. Soruların güzelliği bir kenara, Rijkaard'ın kendisini nasıl ifade ettiğini de dikkat. Ben sadece Türk futboluyla ilgili beğendiğim bir pasajı aldım bloga. Tam Saha dergisi bayide satılan bir dergi değil (ki satılmalı mutlaka) bu yüzden röportajın tamamını Maraton'dan okuyabilirsiniz.

"Türk futbolunda her şeyden biraz var. Ama hiçbir şey tam yok. Bu işi hem zorlaştırıyor hem de komplike hale getiriyor. Daha çok tepkisel bir oyununuz var. Karşı takıma göre taktikler belirleniyor. Kalite, güç aslında üç aşağı beş yukarı aynı. İşler kötü gittiğinde bir anda oyun mantalitesi kaybolabiliyor. Yürekten oynayan oyuncu sayınız çok. Ama bu bazen aklı devre dışı bırakıyor. Herkes kendi başına maçı çevirmeye kalkıyor. "

* Banu Yelkovan yeni yazısı yazmıştır. Bu geçen haftadan. Türkiye'de spor kültürü (var mı?)
* Uğur Meleke'den. Galatasaray-Beşiktaş derbisi ertelenmeli mi?
* Eurosport'tan Caner Eler'i twitter'da takip edebilirsiniz. Ben çok şey öğreniyorum.
* Okay Karacan Zaman'da yazmaya başladı. Şimdiden 5 yazılık bir arşiv oluştu. Kaçıranlara.
* Fuat Akdağ ve Mehmet Demirkol'un "Spor Servisi"nin video arşivi bu adreste. 31 Ağustos tarihli program yüklenmemiş. O programda, Demirkol'un Daum ve şehitler hakkında söyledikleri tekrar tekrar izlenmeli.
* Ersin Düzen'in futbol blogu
* Mehmet Özkan ile yaptığımız Avrupa'dan Futbol, 3 haftadır Spormax'deydi Pazartesi maçları yüzünden. Milli maç arası sonrasında tekrar Lig TV'de 22:00'de. Blogidmanyurdu adı altında bir blog programının da hazırlığı içerisindeyiz. Yakında Spormax'de yayında.

Ufuk Ceylan ve...

Transferin son gününde beklenen oldu. 3 ay önce imzalaması gereken Ufuk Ceylan ancak son günde Galatasaray'a gelebildi. Karşılığında verilen isimlerden biri sürpriz. Orkun Usak. Aykut'un gitmesi beklenirken Orkun gitti. Bu Orkun'un oynama isteğinden dolayıdır. Aykut ise antrenman kalecisi olarak kariyerini tamamlar artık. Ufuk da 2. kaleci olur Leo Franco'nun arkasında. Mehmet Güven ve Yaser Yıldız ile birlikte kağıt üzerinde pahalı bir transfer gibi durabilir ama iki oyuncunun da futbol piyasasında bir değerleri yok ve Galatasaray'da da bedavaya oynamıyorlardı. İki oyuncu da Manisa'da banko onbir olacak kapasitede değiller. Rijkaard, Florya'da yıllardır bir şey olmayacağı belli olan adamları 2 ayda süzgeçinden geçirip kapının önüne koydu. Bu Hollandalının kulübüne ayrı bir hizmetidir. Antrenmanlarda kuru kalabalık olan isimleri yollayıp artık 25 kişilik kadroyla rahat rahat antrenmanlarını yapabilirler. Ufuk, sakatlığı öncesinde gelecek vaadeden bir kaleciydi. Türkiye'nin Buffon'u olur demişliğim de vardır bir maç sonrası yorumunda. Galatasaray'ın kaleci antrenörü Nezih Boloğlu arka planda düşük profil çizen; bu yüzden de hakkı verilmeyen çok önemli bir futbol adamıdır. Ufuk'a da mutlaka katkısı olacaktır. Lincoln mağduru Necati Ateş de Antalyaspor'a gitti. Galatasaray'a da bir Antalya kampıyla katılmıştı.

Atletico Madridlilere Müjde!

Banega transferi olduğunda David Moyes'in bir bildiği var dedik geçtik de sözkonusu Atletico Madrid'in anasını ağlatan Heitinga olunca geçmiş olsun demek lazım. Everton, 7 milyon euro ödeyecek İspanyollara. Joleon Lescott 'dan doğan boşluğu doldursun diye aldılar elbette. Ada'da transfer açık da İspanya'da kapandığından Atletico Madrid'in Heitinga'nın yerine adam alması mümkün değil. Almasınlar da zaten, 10 kişi oynatıyordu takımı. Pantelic de yedek bir santrfor arayan Ajax'a gitti.

Spalletti Gitti Ranieri Geldi

Dün akşam Spormax'de Avrupa'dan Futbol programında istifa edebileceğini konuştuk Mehmet Özkan'la. Bu kadar da erken beklemiyordum ama. İnceldiği yerden kopmuş oldu. Spalletti ile Roma'nın yolları ayrıldı. Bu kararın ilk hafta Genoa deplasmanında 3-2 ve hafta sonunda evindeki 3-1'lik Juventus mağlubiyetleriyle bir alakası olduğunu sanmıyorum. Roma yönetimi, teknik adamın istediği transferleri yapmadı. Çünkü uçan kuşa borçları var. Yerine gelen Ranieri. Allah, Roma taraftarına sabır versin. Spalletti'nin Fatih Tekke'nin takımına (Fatih kalırsa tabii) gitmesi yüksek ihtimal. Zenit de yakında bu transferi açıklar.

Butragueno vs. Usain Bolt

30 Ağustos 2009

Luka Modric ve Tottenham

Sezon başı yorumlarında ne dersek diyelim bir sakatlık haberi bile takımlarının kaderini etkiliyor. Geçen sezon bu haftalarda sürenen Tottenham kayıpsız devam ediyor. Taraftarın keyfi yerinde. Ya da yerindeydi. Modric'in fibula kemiğindeki kırık bütün hesapları altüst etti. 2 aydan aşağı dönemez. Hırvatistan peki 9 Eylül'de kimle oynuyor? İngiltere ile! Milli maçlar arası sonrasında sahasında Manchester United ile bir sonraki hafta da Chelsea ile deplasmanda oynayacak Tottenham için büyük kayıp.
***
Kezman, Zenit'e kiralandı.

Milan 0 - Inter 4

Leonardo'nun Guardiola'nın izinden gitmeyeceği kesin. Bu sen bizim evladımızsın geç takımın başına hikayelerinin sonu kötü biten versiyonu. Derbinin ilk yarısını izleyemedim. AzTv sağolsun. İkinci yarı başlarken de atı alan Üsküdar'ı geçmişti. İlk yarıda 5 dakika Milan ardından oyunu domine eden Inter diyor medya. 3 gol ve Gattuso atılınca 10 kişi 2. yarıya başlayan Milan. Bence az bile attılar. Stankovic uzaktan yazdı. Inter fazla yüklenmedi ikinci 45'te. Geçen hafta oruç tutuyor diye oyundan alınan Muntari sonradan oyuna girdi derbide. Gözden çıkartılan Vieira bile oynadı. Milan'ın işi çok zor. Transferin bitimine 48 saat var. Lippi başta olmak üzere bütün İtalyan teknik adamları karşısına alan, İtalyanların da nefret ettiği Mourinho'nun akşamı bu akşam. Uzun, uzun konuşacaktır. Alayına da gider yapacaktır. Sneijder de ayağının tozuyla forma giydi. Sürgüne giden bir diğer Real Madridli Robben de Wolfsburg'a 2 gol attı. "Favori Inter ama bu derbi"nin "bu derbidir"ini çöpe atan bir oyun ve skor... Şampiyonluk yarışında Juventus dışında kimse zorlayamaz Inter'i. Hala Kaka'yı dilinden düşürmeyen (Siam venuti fin qua per vedere segnare Kaka) Milan tribünlerine ben olsam "Bu işin Kaka'sı çıktı Berlusconi" pankartı asardım...
MILAN (4-3-1-2): Storari, Zambrotta, Thiago Silva, Nesta, Jankulovski, Gattuso, Pirlo, Flamini, Ronaldinho, Pato, Borriello. All: Leonardo
INTER (4-3-1-2): Julio Cesar, Maicon, Samuel, Lucio, Chivu, Zanetti, Stankovic, Thiago Motta, Sneijder, Milito, Eto'o. All. Mourinho.

Gol: Motta, Milito, Maicon, Stankovic. / Seyirci sayısı: 78 bin/Hasılat 2.3 milyon euro.

- Sen yenisin galiba