14 Ekim 2011

Hafta Sonu Futbol

4 Ekim Cuma
20:00 Trabzonspor - Ankaragücü /Lig TV
20:00 Gaziantep BŞB - Sakaryaspor /Trt 3
21:30 Werder Bremen - B. Dortmund /Trt HD

15 Ekim Cumartesi
13:30 Kayseri Erciyesspor - Çaykur Rizespor /Trt 3
14:45 Liverpool - Man. United /Lig TV 2
15:00 Orduspor - Eskişehirspor /Lig TV
16:00 Bucaspor - Denizlispor /Trt 3
16:30 Bayern Munih - Hertha Berlin /Trt Haber
17:00 Man. City - Aston Villa /Lig TV 2
19:00 Real Madrid - Real Betis /NTV Spor
19:00 Beşiktaş - Kayserispor /Lig TV
19:00 Sivasspor - Gaziantepspor /Lig TV 2
19:30 Chelsea - Everton /Lig TV 3
19:30 Schalke 04 - Kaiserslautern /Trt HD
21:00 Barcelona - R. Santander /NTV Spor
23:00 Granada - Atletico Madrid /NTV Spor

16 Ekim Pazar
13:30 Tavşanlı Linyitspor - Karşıyaka /Trt 1
15:00 Gençlerbirliği - Antalyaspor /Lig TV 2
15:00 İstanbul BŞB - Samsunspor /Lig TV
15:30 Arsenal - Sunderland /Lig TV 3
16:00 Konyaspor - Kartalspor /Trt 3
16:00 Elazığspor - Giresunspor /Trt 6
16:30 Freiburg - Hamburg /Trt Haber
17:00 Zaragoza - R.Sociedad /NTV Spor
18:30 Köln - Hannover 96 /Trt HD
19:00 Levante - Malaga /NTV Spor
19:00 Galatasaray - Bursaspor /Lig TV
19:00 Manisaspor - Karabük/Lig TV 2
19:00 Göztepe - Boluspor /Trt 3
21:00 Palmerias - Fluminense /Lig TV 3
23:00 Sevilla - S. Gijon /NTV Spor

17 Ekim Pazartesi
20:00 Mersin İdman Yurdu - Fenerbahçe /Lig TV

12 Ekim 2011

Durun....

Geçenlerde bir haber vardı: Lionel Messi'nin Katalan asıllı olduğuna dair. Arjantinliler okuduğunda gıcık kapmıştır. Messi, Katalan olmasa da has Katalan gibi zaten.. Bu haber ondan daha ötesi. Sezon başında Barcelona'dan ayrılıp Roma'ya giden Bojan Krkiç ve Messi akraba çıktı. İspanya'da bir dergi iki ailenin soy ağaçlarını araştırmış. Krkiç'in babası Sırp annesi ise Katalan... Arjantinli Messi'nin dedesinin dedesiyle Bojan'ın dedesinin dedesi kardeşmiş... Sonuç; bu ülke Yeşilçam senaryolarına haksızlık yapmış yıllarca...

Kim Çıksın?


Play-off'a Giderken

Ne 2002’nin ardından ne de 2008’den sonra biz Avrupa’nın 5 büyüğüne karşı favori olduğumuz bir maça çıkmadık. Tarihimizin hiçbir döneminde de onlardan çok daha iyi bir kadromuz olmadı. Kısa aralıklarla onlarla başedebilecek, onlar iner-çıkarken kafa kafaya oynayacak onbirler ürettik. Yendiğimiz de oldu ama şu 10 kez oynasak 2 kere kazanırızın ötesine geçmedik. O zaman...

Bu grupta daha fazla ne yapabilirdik? Almanya ile İstanbul’da berabere kalır, Azerbaycan deplasmanında da kazanırdık. Bir de Avusturya deplasmanı var ya, neyse! Belçika’yı geçtiysek zaten bunu da deplasmanda aldığımız beraberliğe borçluyuz. Milli takım başarısız mı? Alabileceği bu 4 puanı da alsa play-off’da seri başı olup, çok daha umutlu bir final yolu çizebilirlerdi bize.

Puan tablosuna yansıyan performans bir kenara, iyi futbol oynuyor muyuz? Tribündeki, ekran başındaki insanlar keyifler alıyor mu? Hayır. Azerbaycan karşısında kazanmaktan öte bu milli takım play-off’da kim gelirse gelsin, eler ışığı veriyor mu? Hayır. Bu bileti alamayacağımızın garantisi mi? O da koca bir hayır...

Hiddink’e yöneltilen eleştiriler aldığı para ile başlayacaksa o muhabbetin olduğu yerden uzaklaşmak lazım. "Sana çok para veriyoruz, bize daha fazlasını vermelisin." Daha az alsa daha az mı eleştireceğiz? Tut ki eli bol davranıp, 10 milyon verselerdi asacak mıydık? Bu hainlik Terim'e de yapıldı, şimdi Ersun Yanal'a da yapılıyor. Çok para kazanan ama sahada mücadele etmeyen, özel hayatını düzgün yaşamayan futbolcunun kazandığının karşılığını vermediğini iddia edebilirsin ama iş marka bir teknik adamın maaşını tartışmaksa Capello’nun kellesi çok önce gitmeliydi... O zaman...

Hiddink’in bu akşam da basın toplantısında koyduğu tavır önemli. Biz duygularıyla, adam aklıyla hareket ediyor. Bir ilişkiyi toprağa gömebilecek kadar yeterli bir neden bu... Eski federasyona şartlarını kabul ettirdiği ortada. "Ben x gün gelirim, ben yokken işleri Oğuz (kadro seçimindeki adaletsizliğin baş sorumlusudur) yürütür, zaten emekli olacaktım, çok ısrar ettiniz, geldim, şartlarım budur vs..." Açık açık "Ben doktor değilim, tedavi edemem, forvetlere iğne lazım" diyerek gemileri yaktığı da ortada... Oysa ki biz kendi tedavi edemediğimiz hastalarımıza yurt dışında şifa aradığımız gibi, Hiddink'ten doğru teşhis ve tedavi beklemiyor muyduk?

Hiddink gitse, o gelseyle bitecek bir mesele değil bizimki... Ortak bir dil bulamıyoruz, Del Bosque, Rijkaard, Schuster de aynısını yaşadı. Ya sustular ya da ağızlarını açtıklarında başları belaya girdi.. Hatasız değildiler ama tek katil de onlar değildi...

Bu akşam, o adaleti yok denilen futbol adaletin ağababası bende dedirtti... O hırpaladığımız Mesut ile paçayı kurtardık, eleştirilmesi mesele değil, açık açık dalga geçilen Sabri gerçek mevkisinde oynayınca maçın en iyilerinden biriydi. Hiddink’in de "daha fazla hücum için oyundan aldım" dediği Selçuk, 4 gün sonra oyuna girip, 2 dakika sonra golün asistini yaptı... Sonuç? Bir sonuç çıkmıyor bunlardan, ağızda her daim bir pas tadı...