30 Temmuz 2012

Premier Lig Yayın Hakları

Futbolun doğduğu topraklarında güzel oyun için madalyonun iki yüzü var. İngilizler son 50 yılda kulüp takımlarıyla seviniyor, milli takımlarının basiretsizliğiyle de kahroluyorlar. Bu paradoksu bugüne kadar çözen bir futbol adamı gelmedi ne yazık ki! 1966’da kendi evlerinde kazandıkları Dünya Kupası’ndan beri katıldıkları her Dünya Kupası ve Avrupa Şampiyonası için uçağa kupa umuduyla biniyor, her seferinde de finali turnuva bitmeden evlerine dönüp televizyondan izliyorlar. Öğrenilmiş çaresizlik milli takım için sürerken, kulüp düzeyinde dünyanın en iyi kaliteli ligini de yaratan İngilizler. Geride kalan sezonda 20. yılını kutlayan Premier Lig, NBA pazarlama yöntemleriyle yola çıkan ve bugün Barcelona ve Real Madrid gibi iki dev markaya rağmen hala dünyanın en popüler ligi kalmayı başaran bir organizasyon. En iyi futbol, dolu stadyumlar, 100 yılı aşan bir tribün kültürü, oyuna aşık milyonlar, en iyi televizyon rejisi, en, en, en...

Dünyanın en çok izlenen futbol liginin geçen ay yapılan yayın ihalesinde masaya konulan rakamlar da işte bu “en”lerin karşılığı. Tüm dünya gözünü Euro 2012’ye çevirmişken İngiltere’de yeni yayın ihalesinin sonucu açıklandığında ortaya çıkan rakama inanabilmek gerçekten bir hayli zordu. 2013-2016 yılları arasında Premier Lig’in yayın haklarına talip olan ve ihaleyi kazanan BSkyB ve BT’nin ödeyeceği rakam 3 milyar 18 milyon pound. Avrupa’nın kalanının daha rahat anlayabileceği şekilde söylersek 3 milyar 700 milyon Euro...
Filmi 20 yıl geriye sararsak, dünyada Amerika futbolu, beyzbol ve NBA’den sonra en çok gelir getiren dünyanın bir numaralı futbol liginin saltanatını nasıl ilan ettiğini de görürüz. 1992 yılında 20 kulübün bir araya gelip limited şirket yapısı altında toplandığı Premier Lig’in yayın ihalesinde Sky’ın ödediği rakam 5 sezon için 304 milyon pound’du. 90’larda yaşanan teknolojik devrimlere evlere dijital yayını sokan ve şifreli kanallarla, bedava maç izleme devrini kapatan Sky, ikinci ihalede çıkış yaptığı yıllarda rakibi olan BSB ile ortaklık kurmuş bir şirketti.

Bu ortaklık fikri 90’ların sonunda İtalya’da kör bir rekabetin içine giren dijital platformların aklına gelmeyince, Çizme’de yapılan balon ihalelerle şişen futbol pastası, 2000’li yıllarda arka arkaya iflasları getirecek ve 5 yıl önce aldıkları rakamların yarısına evet diyen Serie A kulüpleri, ellerindeki tüm yıldızları İngiliz ve İspanyol kulüplerine satmak zorunda kalacaktı. 1997-1998 sezonunda 4 sezon için 670 milyon pound ödeyen BskyB, üçüncü ihalede de rakipsizdi ama büyüyen futbol pastasına en büyük katkıyı da yapmaya devam etti. 2001 ve 2004 yılları arası için 1 milyar barajını geçen ve 1.024 milyon pound’u Premier Lig yönetimine aktaran BskyB, Avrupa Birliği’nin anti-tekel yasasıyla 2006 yılında tanıştı.

Avrupa Birliği, bir futbol liginin tüm maçlarının tek yayıncı kuruluş tarafından yayınlanmasının anti-tekel yasalarına aykırı olduğuna karar verdi ve Premier Lig yönetimi lig maçlarını farklı paketlere bölerek birden fazla yayıncı kuruluşa satmak zorunda kaldı. İhalede yayının ufak ortağı olarak görülen Setanta ile birlikte 1 milyar 700 milyon pound ödeyen BskyB’nin bu rakama çıkması İngiltere’de futbol ekonomistleri tarafından mantıklı bulunmadı. Sonunda haklı çıkan ekonomistler oldu. Ligin özet görüntülerini devlet kuruluşu BBC’ye 3 yıllığına 171 milyon pound’a satan Premier Lig yönetimine 2009 yılında Setanta’dan kara haber geldi. Şirket iflasını istemişti ve yayın haklarından vazgeçiyordu. 30 milyonluk taksidini ödeyemez hale gelen Setanta sahneden çekilirken devreye Amerikan medya devi ESPN girdi. BskyB’nin yine büyük ağabey olduğu ihalede bu kez rakam bir öncekiyle neredeyse aynıydı. Sadece 46 maçın yayın hakkını alan ESPN’nin katkısıyla Premier Lig yönetiminin kasasına 3 yıl için giden rakam 1 milyar 782 milyon pound olarak açıklandı.

10 yıl önce bir elin parmakları kadar kulübün patronu yabancıyken son yıllarda ABD’da spor kulüplerine yatırım yapan patronların, ardından Rus oligarkların ve son olarak da Katar sermayesinin gözdesi olan Premier Lig artık sadece 4 takımın şampiyonluk yarışı verdiği bir lig olmaktan çıktı. İki patron değiştiren Liverpool yine belini doğrultamazken, Abramovich’li Chelsea, Glazer yönetimindeki Manchester United’a bu sezon Mansur Bin Zayed El Nayhan’ın kasasını boşalttığı Manchester City katıldı. Manchester City’nin mavi yarısı 44 yıl sonra şampiyonluk sevincini ligin son haftasında maçın son dakikalarında attığı iki golle yaşarken, lig yönetimi de yayıncı kuruluşlarla pazarlık turlarını sürdürüyordu. Dünyanın dört bir köşesinde, 150’den fazla ülkede naklen yayınlanan ve Barcelona-Real Madrid ile birlikte yeryüzünün en popüler kulüplerine sahip olan Premier Lig’in yönetim kadrosu masaya eli kuvvetli oturan taraftı ve istediklerini almayı başardılar...

2013-2016 yılları arasındaki üç sezonu kapsayan naklen yayın ihalesinde iki büyük sürpriz vardı. Setanta’nın iflasıyla naklen yayınlarda ufak ortak rolüne soyunan ESPN, yeni ihaleye girmeyeceğini açıkladı. Anti-tekel yasası gereği büyük ağabey BskyB’ye ihalede eşlik edecek ufak ortak kartvizitine sahip çıkan ise BT oldu. İngiliz telekominikasyon devi tarihinde ilk kez futbol pazarına adım attı. İhaleden çıkan inanılmaz rakam kadar, iki yayıncı kuruluşun naklen yayınlayacağı maç sayısı da Türkiye ve Avrupa’nın diğer liglerinden farklı olduğu için mutlaka altının çizilmesi gereken bir ayrıntı. Premier Lig yönetimi, 20 takımlı ligde her hafta oynanan 10 maçın ülke içinde naklen yayınına izin vermiyor. Stadyumların dolu olması ve alt liglerdeki maçların da popülaritesini kaybetmemesi için bizim Türkiye’de ayaklarımızı uzatıp izlediğimiz birçok maç İngiltere sınırları içinde naklen yayınlanmıyor.

BskyB’nin 3 yıl ödeyeceği toplam 3 milyar 18 milyon pound ligdeki toplam maç sayısının sadece %40’ını kapsıyor. İki yayıncı kuruluştan BskyB, 116 maçın naklen yayın hakkını alırken, BT’nin sezonda yayınlayabileceği maç sayısı sadece 38! BskyB bu 116 maç için sezon başına 760 milyon pound’u ödemeyi kabul ederken, BT’nin ödeyeceği rakam ise sezon başına 246 milyon pound.
Premier Lig yönetimi, Cumartesi günleri yerel saatle 15:00 ve 17:00 arasındaki maçların ülke içindeki naklen yayına bu ihaledede izin vermezken, 3 milyar barajının aşıldığı pazarlık masasına 6 farklı maç paketiyle oturdu. Avrupa Birliği yasaları gereği bu altı paketten en fazla 5’ine sahip olabilecek ana yayıncı kuruluş BskyB, izlenme oranlarının en yüksek olduğu Cumartesi 19:30 ve Pazar yerel saatle 16:00 maçlarının haklarını kasasına koydu. Premier Lig’in astronomik ihalesinde sezon başına çıkan 1 milyar 200 milyonluk rakam, İspanya ve İtalya gibi krizle boğuşan ülkelerin kulüpleri için yeni ihalede çok uzak bir hayal... Bakalım 3 yıllık vadede yabancı sermayeyle boylarını uzatan ve naklen yayın gelirleriyle bellerini kalınlaştıran İngiliz kulüpleri,yeşil sahadada rakiplerine yüksekten bakacak ve kupaları toplayacak mı?Premier Lig’de naklen yayın gelirleri nasıl dağılıyor?
Avrupa’da naklen yayın gelirlerinin dağılımında en adaletli görünün ülke İngiltere. İspanya’da Real Madrid ve Barcelona yıllık 140 milyon Euro naklen yayın gelirleriyle en yakın rakiplerinin üç katı parayı kasalarına koyarken, İtalya’da da Milan, Inter ve Juventus, pastanın büyük dilimlerini büyük bir iştahla yiyorlar. Şampiyonluk yarışı 4 ya da 5 takım arasında dönse de Premier Lig’de naklen yayın gelirlerinin dağılımında yukardakiler ve aşağıdakiler arasında büyük uçurum yok. Yıllık yayın gelirinin yüzde 50’sini 20 kulüp arasında eşit dağıtan lig yönetimi, yüzde 25’lik dilimi sezon performansını ayırıyor. Toplanan puan ve lig sıralamasındaki yer kulüplerin bu dilimden aldıkları rakamı belirliyor. Kalan yüzde 25 ise sezon boyunca naklen yayınlanan maçlarda hangi kulüpler yer almışsa, bu rakam eşit miktarda bu kulüplerin kasasına giriyor. Uluslararası yayın haklarından gelen gelir ise direkt 20 kulüp arasında eşit olarak paylaştırılıyor. Geride kalan sezonda 150’den fazla ülkede naklen yayınlanan Premier Lig maçlarının yayın geliri kulüp başına 18 milyon 800 pound olarak açıklanmıştı ki bu rakam İspanya’da alt sıralarda yer alan bir takımın 38 haftalık ligden aldığı rakamla boy ölçüşür! 2011-2012 sezonunu şampiyon kapatan Manchester City, naklen yayınlardan kasasına 60 milyon 602 bin pound koyarken, ligin marka takımlarından olan ancak küme düşen Blackburn ile arasındaki farkın sadece 20 milyon olması, gelirlerin dengeli dağıtımını sanırız özetler. Premier Lig yönetiminin, Avrupa’nın diğer liglerinden farklı bir uygulaması da “Paraşüt ödemesi” olarak adlandırılan ve küme düşen takımlara 4 yıl boyunca ödenen miktar.Premier Lig seviyesinde yüksek gelirlere sahip olan kulüplerin, bir alt lige düştüklerinde mevcut kadrolarını en az kayıpla koruyabilmeleri için lig yönetimi, Championship’de mücadele edecek küme düşmüş kulüplere paraşüt ödemeyi yapıyor. Bu sezon Birmingham City ve Blackpool , 15 milyon, Burnley ve Hull City, 12 milyon alırken, paraşüt ödemelerle bilançosunu artıda tutan West Ham aldığı 15 milyon pound’un da yardımıyla tekrar Premier Lig’e dönmeyi başardı.

2011-2012 sezonu naklen yayın gelirleri
Arsenal - £56,223,505
Aston Villa - £42,104,709
Blackburn Rovers - £40,317,633
Bolton Wanderers - £40,594,585
Chelsea - £54,436,429
Everton - £48,900,267
Fulham - £47,390,143
Liverpool - £54,360,635
Manchester City - £60,602,289
Manchester United - £60,325,337
Newcastle United - £54,235,271
Norwich City - £45,603,067
QPR - £43,262,087
Stoke City - £43,614,833
Sunderland - £44,369,895
Swansea City - £45,880,019
Tottenham Hotspur - £57,380,883
West Brom - £46,635,081
Wigan Athletic - £42,859,771
Wolves - £39,084,461
Paraşüt ödeme
Birmingham City - £15,475,005
Blackpool - £15,475,005
Burnley - £12,219,732
Hull City - £12,219,732
Middlesbrough - £4,081,548
Portsmouth - £12,219,732
West Ham United - £15,475,005