12 Nisan 2014

Hafta Sonu Naklen Yayınlar



12 Nisan Cumartesi
13:30 Kasımpaşa - Bursaspor @LigTV
14:00 Vorskla Poltava - Shakhtar Donetsk @TVNet
14:30 Altınordu - Bugsaşspor @Yeni Asır TV
16:00 Karabükspor - Akhisar Bld. @LigTV
16:30 Mainz 05 - Werder Bremen @TRT Spor
17:00 Celta Vigo - Real Sociedad @NTVSpor
17:07 Sunderland - Everton @LigTV3
18:00 Lille - Valenciennes @Tivibu
18:30 Zenit St. Petersburg - Krasnodar @LigTV3
19:00 Kayserispor - Çaykur Rizespor @LigTV2
19:00 Sivasspor - Galatasaray @LigTV
19:00 Zulte Waregem - Club Brugge @TVNet
19:00 Sassuolo - Cagliari @Tivibu
19:00 Villarreal - Levante @NTVSpor Smart HD
19:07 Wigan Athletic - Arsenal @TRT Spor
19:30 Bayern München - Dortmund @TRT Haber
21:00 Granada - Barcelona @NTVSpor Smart HD
21:45 Roma - Atalanta @Tivibu
22:15 Sporting Lisbon - Gil Vicente @Tivibu
23:00 Real Madrid - Almeria @NTVSpor Smart HD

13 Nisan Pazar
00:00 New England Re lution - Houston Dynamo @Sports TV
02:00 DC United - RB Newyork @Sports TV
13:00 Real Betis - Sevilla @NTVSpor Smart HD
13:30 Orduspor - Samsunspor @TRT 1
13:30 Karşıyaka - Balıkesirspor @TRT Spor Web
13:30 Mersin İdmanyurdu - Bucaspor @TRT HD
13:30 Bologna - Parma @Tivibu
15:37 Liverpool - Manchester City @LigTV2
16:00 Eskişehirspor - Trabzonspor @LigTV
16:00 Sampdoria - Inter @Tivibu
16:00 Napoli - Lazio @Tivibu
16:30 Leverkusen - Hertha Berlin @TRT HD
18:00 Valencia - Elche @NTVSpor Smart HD
18:07 Hull City - Sheffield United @Tivibu
18:07 Swansea City - Chelsea @LigTV2
18:30 Hoffenheim - Augsburg @TRT Haber
19:00 Fenerbahçe - MP Antalyaspor @LigTV
19:00 Genk - Standard Liege @TVNet
19:00 Arouca - Benfica @Tivibu
20:00 Getafe - Atletico Madrid @NTVSpor
21:15 Sporting Braga - Porto @Tivibu
21:45 Milan - Catania @Tivibu
22:00 Lyon - Paris SG @Tivibu
22:00 Espanyol - Rayo Vallecano @NTVSpor Smart HD
22:00 Santos - Ituano @LigTV3
22:00 San Jose - Columbus Crew @Sports TV

14 Nisan Pazartesi
00:15 River Plate - Atletico Rafaela @TVNet
03:30 Colon - Boca Juniors @TVNet
20:00 Elazığspor - Gaziantepspor @LigTV
21:45 Udinese - Juventus @Tivibu
22:00 Estoril - Pacos Ferreira @Tivibu
23:00 Athletic Bilbao - Malaga @NTVSpor Smart HD

6 Nisan 2014

İhaneti Sende Gördüm



Hayat her zaman ölümsüz aşk hikayeleriyle dolu değil. Sonu ayrılık da olsa; "Ayrılık da sevdaya dahil" der Attila İlhan ama derken futbol sahasından tribünlere taşan aşk hikayelerini aklına getirmemiştir elbette. Bir takımı, iki rengi sevmenin akılla tutulur yanı yok zaten, insan ömür boyu kendisini üzebilme ihtimali olanı sever mi? Sever işte. Bu akşam derbi var İstanbul'da ve derbinin iki tarafını seven milyonlar. Beraberlikler güzeldir; ama masada... Tabeladaki beraberlikler derbilerde kimseyi kesmez, arafıdır rekabetin... Bir de sahada bir zamanlar onların formasını giyerken şimdi bizim formamızı giyen adamlar olunca, iyice akıl tutulması yaşar insan. Galatasaray'da Burak Yılmaz, Fenerbahçe'de Emre Belözoğlu, Caner Erkin ve Mehmet Topal bir zamanlar karşı taraftaydılar, taraf değiştirdiler. Emre dışında hiçbirinin gittiği kalplerde açık yara bırakmadığı derbinin tarihinde yürek burkan, iç sızlatan, kimilerini ağlatan çok 'giden' var. Bazen hayat bir kelimenin kökünde yatar. Latince 'recordar' yani hatırlamak, 'kalpten geçen' demektir. Unutmak, 'dimantare' ise aklından çıkardığın. Yüzyılı aşkın bu rekabetin tarihinde çok futbolcu 'parçalı'yı çıkartıp; 'çubuklu'yu, 'çubuklu'yu çıkartıp, 'parçalı'yı giydi. Gidenler hep unutuldu ama kalplerden silindi mi, o bilinmez. 


Kalanın koskoca bir kulüp sevgisi olduğu yerde aslında gidendir ya terkedilen, bunu idrak etmek için biraz zaman ister. Senin topçun öteki yakaya geçtiğinde bunun adı ihanettir. İstanbul'da da, Madrid'de de, Milano'da da, Buenos Aires'de de... Herkesten Metin Oktay, Can Bartu, Francesco Totti, Paolo Maldini olmasını isteyemezsin. Tarih, bu ezeli rekabette taraf değiştiren ilk ismin Dalaklı Hüseyin olduğunu yazar, dört yıl formasını giydiği Fenerbahçe'den Galatasaray'a gidip iki yıl forma giymiştir. Büyük fırtına ise Mehmet Oğuz'dur. Yıllarca Galatasaray kaptanlığını yaptıktan sonra sözleşmesi yenilenmeyince transferin bitimine yarım saat kala Fenerbahçe efsanesi Cemil Turan'ın ısrarıyla Kadıköy'de imza atan Büyük Mehmet... Rahmetli Coşkun Özarı imzayı duyduğunda "Üzüldük" demiştir, ama fazlasıdır. O günleri konuşmaktan imtina eden Oğuz, jübilesini Fenerbahçe- Beşiktaş derbisiyle yaptı. 70'lerin en şık topçularından Engin Verel, iki yıl sarı-kırmızı formayı giydikten sonra 1975'te Fenerbahçe'ye imza attı ve Fenerbahçeli Engin olarak bilindi hep. Tribünlere yumruk şovuyla gönüllerde yer eden futbolun en güzel delilerinden Güngör Tekin de, memleket 'ihtilali' yaşarken, kendi ihtilalini yaptı ve Fenerbahçe'ye imza attı. 


Bugün öyle sağlam defans oyuncusu zor bulursunuz ama o yıllarda iki ezeli rakip iki değişim yaşadı: Erdoğan Arıca ve Raşit Çetiner. Selçuk Yula bir kuşağın duvardaki posteriydi, Galatasaray'a imza attığında dudaklar bükülmedi değil ama rahmetli Yula, sarı-lacivertli kalplerden hiç düşmedi. Yerli Beckenbauer Erhan Önal, bir yıl Fenerbahçe forması giydikten sonra kariyerinin en parlak yıllarını Galatasaray'da geçirdi. İlyas Tüfekçi, gurbetçilerin en has topçularından biriydi, önce Fenerbahçe sonra Galatasaray dedi, ardından hep Galatasaraylı kaldı. Brezilya'ya böylesi gelmemişti; Arif Kocabıyık bonservisini aldı, "Gaziantep'e gidiyorum" dedi, Harem'den bindiği otobüsten Florya'da indi(!) 

Beyoğlu, Hasnun Galip Sokak'taki transfer pazarlığında istediğini alamayan Semih Yuvakuran, kayarak rakibe müdahaleyi memlekete getiren dönemin en yakışıklısı İstiklal Caddesi'nden hızlı adımlarla geçti ve taksiciye "Kadıköy'e çek" dedi. Hasan Vezir, Fenerbahçe'nin Ali Sami Yen'de 3-0 geriye düşüp 4-3 kazandığı maçın kahramanıydı. Kupa finalini oynamadan Ergun Gürsoy ve Yurdaşen Karahasan tarafından kaçırıldı. Fethiye'de bir tatil köyünde imzayı beklerken, İstanbul karıştı. Galatasaray formasıyla son dakikada Fenerbahçe'ye gol atınca, ona kızan Fenerbahçeli taraftarlar Kozyatağı'nda oturduğu apartamının kapıcısını dövdüler. Kapıcı İrfan, ihanetin suçsuz mağduruydu.

Samsun'dayken hayali BMW, Hülya Avşar ve Galatasaray olan Tanju Çolak, hayalleri gerçek olunca, dönemin yöneticisi Metin Aşık'ın teklifine "Evet" dedi. Tatko Binası'ndaki ikinci görüşmede Galatasaray Başkanı Alp Yalman, birinci görüşmeden daha az para teklif edince ipleri koparan Tanju, gecenin karanlığında Fenerbahçe'nin yolunu tutarken, Galatasaraylı yöneticiler ona ulaşmaya çalışıyordu. Cep telefonu icat edilmemişti, olsaydı, meşgule alır mıydı? Galatasaray'daki genç Boliç, Fenerbahçe formasıyla Galatasaray'ın kabusu oldu. Fenerbahçe'nin genç Emre'si ise Galatasaray'ın Emre Aşık'ı. 

Fatih Akyel, Galatasaraylı iken, Florya'da Fenerbahçeli, Fenerbahçeli iken de Uludağ'da Galatasaraylı taraftarı dövmeye kalktı. Baliç az Türkçesiyle "Kefen giyerim, Galatasaray forması giymem" demiş miydi? Ben sorduğumda "Demedim" demişti. Araya İspanya günleri girdi, sonunda Baliç; Galatasaray formasını giydi. Haim Revivo, Fenerbahçe'den Galatasaray'a gidince "Hain" Revivo oldu, onun formasını getirenler Fenerium'dan Ortega formasını indirimli aldı. Ahmet Yıldırım, Servet Çetin, Tomas, Mehmet Yozgatlı, Saffet Sancaklı, Mustafa Yücedağ, Kazım dipnot olmaktan öteye gidemediler derbi tarihinde. Emre Belözoğlu, Galatasaraylılar'ın evlat dediği alt yapıdan yetişme yetenekti. İtalya, İngiltere derken bir gün Fenerbahçeli olduğunu açıkladı ve Kadıköy'de imzayı attı. Latince haklı mı? Hatırlandıklarında, kalpten geçiyorlar mıdır hâlâ? Nazım Hikmet "Hayır" demişti oysa ki: "Büsbütün unuttum seni eminim / Maziye karıştı şimdi yeminim / Kalbimde senin için yok bile kinim / Bence sen de şimdi herkes gibisin" 

Kara Göründü


Lig uzun bir maraton. Hızlı koşanın değil temposunu iyi ayarlayanın, nerede atak yapacağının hesabını bilenin, yere sağlam basanın, ciğerleri iflas etmeyenin finiş çizgisini gördüğü çok uzun bir yol. Kalabalıklar içinde herkesin umutla başladığı, ilk kilometrelerinde kimin önde olduğunun pek de öneminin olmadığı, son metrelerine geldiğinde bazen depar atmak zorunda kaldığın bazen de en önde giderken dönüp arkana baktığında ufuk çizgisinde hiçbir rakibini göremediğin bir yarış... Ersun Yanal'ın Fenerbahçe'si de bugün Türk Telekom Arena'daki derbiye gelirken bu uzun maratonun son kilometrelerine uzak ara önde giriyor. Yol boyunca dökülen terin, adale ağrısının, verilen nefeslerin, dönülen virajların bir hikayesi var elbette. Yanal, Türk futbolunun son 20 yılında bu maratonu farklı iki renkteki formalarla defalarca koştu. Kalabalığın arasından sıyrılıp, koşunun liderliğini de aldığı oldu; geriye düştüğü zamanlar da... Finiş çizgisine yaklaşırken yeri geldi adalelerifutbolcuları- yeri geldi aklı-taktikleri- ihanet etti ona. Maraton koşucuları için kazanmak kadar önemli olan maratonu bitirmektir. Ersun Yanal'ın kariyerinde yarıda kalan maratonlar da var; çizgiyi geçtiği de. Lakin mesele ipi önde göğüslemek ise bu uzun lig maratonunda, o sezon işte bu sezon... 

Hayata dair anlamlı bir o kadar acımasız bir çıkarım vardır. Kimileri iş yerindeki panolarına kimileri kafalarının bir köşesine yazarlar: "Kimse senin dalgalarla nasıl boğuştuğuna bakmaz, gemiyi limana yanaştırıp yanaştırmadığına bakar." Her sezon başında hedefi şampiyonluk olan bir kulübün teknik adamlık koltuğuna oturuyorsanız bunu kabul etmek zorundasınız. Kimse sezon sonunda sizin fırtına hikayelerinizi dinlemek istemez. Kaç kulvarda yarıştığınız, kaç şanssız gol yediğiniz, kaç sakat oyuncunuzun olduğu, kaç hakem hatasına kurban verildiğiniz, yönetiminizin sizi kaç kez yalnız bıraktığı; kaç kötü sahada oynadığınız... Bunca 'kaç' hikayesini siz anlatırsınız, okuyan kaç değil 'kaçış' hikayesi diye okur. Bahaneler büyük kulüplerde başarısızlığı unutturmaz. Üstelik sizden önce birçok uzun yol kaptanının çalıştığı bu dev gemiyi teslim almak üzere onca usta kaptan limanda yeni ütülenmiş kıyafetleriyle beklerken!.. 


Uzun yol kaptanlığı denizle- rakiplerle-boğuşmak kadar mürettabatı da iyi yönetmeyi gerektirir. "Batarsak aynı gemideyiz"dir meselenin aslı. Farklı karakterde ve tecrübede 25 adamla yola çıkan Ersun Yanal'ın bu sezon limandan ayrılırken dümeni tutmakta zorlandığı da seyrüsefer defterinde yazılı. Nuri Bilge Ceylan filmleri kadar güzel ama bir o kadar da durgun ve ağır akan Aykut Kocaman futbolundan sonra Ersun Yanal'ın geçmişinden gelen hız tutkusu Fenerbahçe'yi sezon başında az sallamadı değil. Süper Kupa'da Galatasaray'a uzatmalarda kaybeden Ersun Yanal, tarihinde 2-0 öne geçip kaybettiği maç sayısı sadece iki olan Fenerbahçe'yi Konya'da 2-0'dan 3-2 geriye düşürdüğünde, ayrıldığı limandan el sallayanlar arasında umutsuzca bakanlar da yok değildi... 

Gemi istediğin kadar ihtişamlı, teknolojiyle donatılmış olsun, zabitlerini, makinistlerini, elektrikçini ve hatta kamarotunu iyi seçeceksin uzun yolda. Geçen sezonun ilk yarısında sadece bir deplasman kazanabilen Fenerbahçe, Yanal dümene sıkı sıkı sarılınca altı deplasman arka arkaya kazandı. Galatasaray dev dalgaydı, 2-0 ile geçmeyi bildi. Beşiktaş karşısında eksik takımıyla oynadığı ikinci 45 dakika, ligin en güzel hikayelerinden biri oldu. Devre arasına girerken Karabük limanında yangın çıkmadı değil. 

Dört forvetinden üçünün sakatlandığı ligin ikinci yarısının ilk haftalarında gemisine sıtma bulaşmış gibiydi. Eskişehir ve Sivasspor mağlubiyetlerinin ardından Elazığ beraberliği... Puan farkı dörde indiğinde, Manisa'yı çalıştırdığı dönemden emanet kalan "Ersun Yanal'ın takımları ligin ikinci yarısında düşüşe geçer" ezberi girdi devreye. Alakası yoktu, gerek de yoktu. Bu geminin tonajı farklıydı ve kabul edelim Ersun Yanal, 10 yıl öncesine göre çok daha usta bir kaptandı. Sow ile yaşanan krizi, iletişim dersi vererek çözdü. Sezonun en iyi sol beki yapmayı başardığı Caner'i bir maçta ilk yarı bitmeden oyundan alarak, soyunma odasına kendisinden önce disiplininin girdiğini gösterdi oyuncularına. 


Çok konuştuğu söylenemez; az laf, çok işle sonunu getirmeyi tercih etti bu sezon, sanki sezon bitiminde her şeyi anlatacakmış, yaptıklarını sıralayacakmış intibası bırakarak... Özleyen adamdan gemici olmaz. Arkasına bakan da tarih yazamaz. Kariyerinde bir tek kupa olmayan ama çalıştırdığı takımları Ersun Yanal'ın Gençlerbirliği'si, Ersun Yanal'ın Ankaragücü'sü, Ersun Yanal'ın Trabzonspor'u yapmayı başaran futbolumuzun az gülen, fırtınalarını da çokça kendi içinde yaşamayı bilen bu kaptanı için bu kez 'kara göründü.' Emin olun, gemiyi limana yanaştırdıktan sonra boğuştuğunuz dalgaların hikayesini hem de son damlasına kadar dinlemek isteyen çok olur... (Pazar SABAH)