15 Aralık 2015

Beşiktaş: 2 Galatasaray: 1


GÜNAY                     10/5
Moralsiz Tolga'nın "beli" ağrıyınca kaleyi devraldı, Fevzi'yi hatırlatan hatayı yaptığında dünyası karardı ama Gomez onu ayağa kaldırdı. Olcan'ın plasesi dışında Galatasaray zaten onu zorlayacak futbolu oynamadı.
BECK                10/7
Gösterişli futbol oynamadığı kesin ama tam bir görev adamı, risk almayı sevmiyor, hücuma desteği eksik denebilir ama karşısında oynayan Yasin'i fiziğiyle ezdi. İki kez pas arası yapıp, defansı rahatlattı.
RHODOLFO                           10/7
Rakip sahada çoğalamayan bir takip karşısında sezonun belki de en rahat maçını oynadı. Kayseri ve Akhisar maçlarında bile çok daha fazla efor sarfetmiştir. Umut kendi kendini tuttuğundan ona iş düşmedi.
ERSAN                      10/7
Onun yokluğunda Beşiktaş iki maç kaybetti, bu maçlarda kalesinde 5 gol gördü. Sakatlık dönüşü, fizik olarak hazırdı ama derbide partneri Rhodolfo gibi karşısında rakip bulamayınca duran toplarda gol peşinde koştu.
İSMAİL                     10/8
Galibiyeti getiren goller Gomez ve Töre'den gelmiş olabilir ama dün hırsın ve mücadelenin adı İsmail idi. İlk yarıda net bir gol de kaçırdı ama kanadında 70 metreye adeta tren rayları döşemiş gibiydi, gitti, geldi, gitti, geldi.
ATİBA                           10/8
Beşiktaş'ta oynadığı futbolun ligde karşılığı yok. Son haftalarda artık yoruldu yorumlarının kenarından dolandı ve derbi motivasyonuyla yine her zamanki gibi orta sahaya damgasını vurdu. Devre arası tatilini dört gözle bekliyordur.
OĞUZHAN                 10/6
İlk yarıda çok daha etkili paslar atabilirdi, Galatasaray'ın top kayıplarında dengesiz yakalanan savunma karşısında top kayıpları yaptı. Skora gol ve asistle katkı yapmayı alışkanlık haline getiren bir aktör için sıradan bir filmdi.
OLCAY                      10/5
Beşiktaş'ın çözülemeyen adamı. Gününde olduğunda tabelayı değiştirir ama dün geceki gibi olduğunda kenardan tabelanın kalkmasını bekler. İsabetsiz şutlar, pas bağlantılarında dengesizliği. Forması artık hiç garanti değil.
SOSA                           10/6
Maçın başında gollük şutunu Muslera nefis çıkardı, her zaman klas ama kondisyonu 60 dk. Dün maçın adı derbi olunca limitlerini zorladı, sahadaki muadili Sneijder gol atmış olabilir ama oyun içinde daha fazlasını yaptı.
QUARESMA                           10/6
İlk yarıda Galatasaray kalesini abluka aldıkları dakikalarda arka arkaya şut denemelerinden sonuç alamadı. Beşiktaş'ın tabelayı ilk yarıda değiştiremediyse biraz da onun oyun içindeki gel-gitlerinden. Yerini galibiyeti getiren Töre'ye bıraktı.
GOMEZ                     10/8
Büyük maçları büyük oyuncular alır. Fenerbahçe'den sonra Galatasaray'ı da mat etmeyi başardı. Muslera'yı avladığı şutuyla geçen sezon Kuyt'ın attığı gole selam çaktı. Bu lig için her zaman fazla santrfor, şampiyonluk inancının da baş aktörü.
KERİM FREİ            10/8
Lizbon dönüşü hem fizik hem de moral olarak dipteki Beşiktaş'ın derbide 60'dan sonra düşeceği tezine Şenol Güneş'in ürettiği anti-tezin iki aktöründen biri. Galatasaray'da olsa banko oynar, Beşiktaş'ta yedek. Galibiyet golünün ortası ondan geldi.
GÖKHAN TÖRE                 10/8
Lizbon'da yoktu, derbiye saklandı, hatta fazlasıyla saklandı ki yedek kulübesinde başladı. Beşiktaş bu sezon şampiyon olacaksa Gomez-Töre-Oğuzhan ile olacak diyen birinin kaleminden çıkan bu satırlarda galibiyeti getiren golü atan adamdı.
NECİP                          10/?
Sezon başından beri Sosa çıkar Necip girer Beşiktaşlılar için bir deja vu. Bu genelde 60'lı dakikalarda olurdu, dün Sosa biraz canını dişine takınca Necip ancak 87'de girdi, 7 dakika koştu, derbi bitti. Galibiyet sevinirken daha çok yorulmuştur.
GALATASARAY
MUSLERA                10/8
7 net kurtarış yapıp, bu sezon en iyi performansını ortaya koyduğu derbide Gomez'in golünde hatalıydı derken bile insan iki kere düşünüyor. Muslera için "Ben daha ne yapayım" 90 dakikasıydı. İki golde de top sağından filelerle buluştu.
SABRİ           10/3
En olumlu hareketi Töre oyuna girdiği ilk pozisyonda kademeye girip mutlak pozisyonu önlemesi. 4 milyon TL'yı feda ettiği için yönetimin sempatisini kazandı, iyi niyetle oynansa bu oyun bir 15 yıl daha oynayabilir.
SEMİH                          10/4
Chedjou'dan ön libero olur mu sorusundan önce sorulması gereken Semih, Chedjou'nun yerine oynar mıydı? Hatalı çıkışlar, pas hataları, ikinci golde kafasından seken top. Ona "artık" güvenen bir hocası var(mış) ama güvendiği dağlara kar yağdı.
HAKAN                     10 /5
2-3 hafta öncesine kadar Galatasaray adına sezonun en iyi adamı olan Hakan Balta yorgunum diye bağırıyordu ama sanki inadına ondan sol bek de yarattılar. Dün savunma göbeğinde bunaldı, Muslera 7 top kurtarmışsa, Balta nasıl iyi olsun ki!
OLCAN                      10 /6
Maça sol bekte başladı, ikili mücadelelerde motiveydi, Selçuk ile birlikte kendini paralayan iki isimden biriydi ama önünde oynayan üflesen uçacak Yasin ile ne yapabilirdi ki? Bir şutunu Günay çıkardı.
SELÇUK                     10/8
Galatasaray'ın kaptanı sahada tek başına savaştı. Takım arkadaşları tel tel dökülürken ayakta kalan tek isimdi. Aslında bu haftaların ezberi. Yanında oynayan Chedjou bile hayran hayran onu seyretti evet seyretti...
CHEDJOU                10/4
Veli Kavlak'ın sol bek oynamasından daha kötü ne olabilir? Chedjou'nun ön libero oynaması. Nerede duracağını bilmeyen, ağır bir adamı sırf fiziği iyi diyen orta sahanın göbeğine dikerseniz yapacağınız şey sulamaktır.
PODOLSKİ               10/4
Derbi öncesinde Galatasaray taraftarının en güvendiği isimdi ama onun işi üçgeni kurmuş arkadaşlarından son topu alıp gol vuruşunu yapmak. Dün Galatasaray'da bunu yapabilecek kimse yoktu. O da sesi kısık solist gibiydi.
SNEİJDER      10/5
Hamzaoğlu gidince bol bol konuştu ama biraz da aynaya bakması lazım. Bu kadar top kaybıyla dünyada forma giyebileceği bir üst düzey takım yok. Günay'ın hatasında o uzaklıktan topa vurmak onun için elbette çocuk oyuncağı.
YASİN                          10/3
Galatasaray'da eğer kendini büyük futbolcu sanıyorsa Hasan Şaş'ın ya da Arif Erdem'in eski maçlarını izlesin. Özgüveni bu kadar yüksek bir futbolcu bir o kadar güçsüz olursa ortaya bu çıkıyor. Tabela kalkıyor, Yasin oyundan çıkıyor.
BURAK                      10/3
Denizli geçen hafta onun adalesini tartarak oynadığının sinyalini vermişti. Güçsüzlüğü tekrar sakatlanmamak adına kendini fazla zorlamamasından. Dün bir kez "hata"ya düştü, kısa bir depar attı ve kenara beni değiştirin dediğinde dakika 35'ti.
UMUT                          10 /3
Beşiktaş, güzel oyunuyla hak ettiği derbiyi kazanamayabilirdi. Umut Bulut, Olcan'ın önüne düşen topu ceza sahası içinde büyük bir soğukkanlılıkla usta bir stoper gibi kontrol edip Beşiktaş ceza sahası dışına çıkardı. Sorun onun Galatasaray'ın santrforu olmasıydı.
TARIK           10 /5
Hamza Hamzaoğlu'nun favorisi Bilal'ı Mustafa Denizli unuttu. Hamzaoğlu'nun unuttuğu Tarık'ı Denizli hatırladı. Galatasaray'a geldiğinden beri formaya yabancı, bir derbide sonradan oyuna girip skora etki edeceğine kendisi de inanmıyordur.
ŞENOL GÜNEŞ 10/8
Tolga krizini iyi yönetemedi ama derbiye takımı iyi hazırlamış. 60'tan sonra Kerim ve Gökhan Töre'yi yedek batarya olarak kullandı ve oyunu tuttu. İki sezon derbi kazanamayan Biliç'ten sonra Olimpiyat'ta ikide iki yapmak şık teknik adamlık.
MUSTAFA DENİZLİ           10/ 1
Chedjou'yu ön libero oynatan, Burak sakatlandığında Podolski'yi öne atıp, bitik orta sahaya Bilal'i almayan Mustafa Denizli'yi yorumcu Mustafa Denizli yerden yere vururdu. Bize de laf düşmezdi. İnandıklarını yapmadığı sürece kaybettiği sadece bir derbi ve 3 puan değil.

13 Aralık 2015

Ne İşin Var Instagram'da
Yat Uyu

İngilizlerin efsane golcüsü Gary Lineker bugünün usta yorumcusu aynı zamanda da sosyal medyayı en efektif kullanan şöhretli isimlerden biri. İncelikleri gören zekası, kariyerinin getirdiği saygınlık ve kendisiyle dalga geçen özgüveni sayesinde Twitter'da attığı mesajları onu hayatında hiç izlememiş genç kuşakları bile hayranı yapmaya yetiyor. 
Elbette sosyal medyayı herkes Lineker gibi kullanamıyor çünkü yazdığınız her satır, paylaştığınız her fotoğraf bıçak sırtında dolanıyor sanal alemde. Özel hayatlarına dikkat eden, gittikleri mekanlara arka kapıdan girip çıkan futbolcular iş sosyal medya olunca özellikle Instagram'da taraftara "malzeme" veriyor. Ertesi gün maçı olan bir futbolcunun sabaha karşı Instagram'da fotoğraf paylaşması anında taraftar yorumunu getiriyor: "Ne işin var bu saatte Instagram'da! Git uyu." Rakip takım futbolcusuyla aynı masada kahve içen, yeni transfer olduğu kulüp hakkında yıllar önce sosyal medyaya olumsuz bir cümle yazmış olanların halini siz düşünün artık. 
Balçova Yaşamspor'un sosyal medya kazası sonrasında meşhur olan kalecisi Engin Kaya'yı hatırlarsınız, iki maç cezayla kurtulmuştu ama kariyeri de az buz yara almadı. Felipe Melo, ortalıkta dolanan sinkaflı bir mesajı takipçileriyle paylaştığı için iki maçı tribünde izlemek zorunda kalmıştı. 
Performansından memnun olmayan bir taraftarın eleştirisine ağır küfürle cevap veren Rio Ferdinand, hakemi eleştirdiği için para cezası alan Ryan Babel, homofobik mesajı nedeniyle 15 bin sterlin ödeyen Macheda ve Santos günlerinde yönetimini beğenmediği hakeme "hırsız" diyen sonra da "Tviti ben atmadım, arkadaşım attı" diyen Neymar, Aziz Yıldırım'a hakaret eden ve iki maç ceza alan futbolcu Mesut Yılmaz yakın geçmişte sosyal medyanın azizliğine uğrayan isimler. Real Madrid, cezalı oyuncu oynatıp Kral Kupası'ndan ihraç tehlikesiyle karşı karşıya kalınca Twitter'dan emojilerle dalga geçen ve kahkahalar atan Barcelonalı Pique ve o mesajdan dört gün sonra Barcelona, Valencia'da puan kaybedince, Pique'nin rot balansıyla oynamak için Twitter'ı kullanan Real Madrid efsanesi Guti... Bir de madalyonun öteki yüzü var elbette. 
Stadyumlarda küfürü bitireceğiz derken çok daha büyük bir sorunla karşı karşıyayız. Mahlas kullanıp, önüne gelene hakaret ve küfür etmeyi özgürlük çemberi içinde gören ve rakip takım futbolcusundan, kötü oynayan kendi oyuncusuna kadar herkese sövüp, sayanlar. Felipe Melo gibi oynadığı takım dışında hiçbir takım taraftarı tarafından sevilmesi pek mümkün olmayan bir oyuncunun gittiği İtalya'da saha ortasında beyin travması geçirip, geçici hafıza kaybına uğradığı haberinin altına Türkiye'den 'paylaşım' olarak "Gebermesi gerektiğini" yazanlar, küfür edenler... Lizbon'da gerçekten de kötü bir performans ortaya koyup iki golde de hata yapan Tolga Zengin'in (kariyerinin istikbali için sosyal medya hesaplarını kapamalı Tolga) o hiç de futbol sahasında gerekli olmayan 'iyi adam'lığını bir kenara bırakıp, canını, gururunu paramparça edecek hakaretleri edenler... 
Sevilen futbolcunun Instagram'da paylaştığı fotoğrafın altına son yılların en gereksiz kelimesi "Adamsın"ı yazarken, kendisinden önce de yüz kişinin yazdığını fark etmeyenler, futbolcunun gittiği mekanı, sevgilisini sorgulayanlar... Futbolcunun eşi ve kız arkadaşının sayfasına gidip fotoğraflarının altına "Çirkin, onu hak etmiyorsun" diye yazan genç kızlar ve sosyal medyada neredeyse birbirlerinin saçlarını yolacak kadar birbirlerine giren bir garip insanlar. 
Son günlerin popüler tartışması, duymuşsunuzdur. Galatasaray yönetiminin, futbolcu transferlerinde sosyal medyadaki taraftarın baskısı altında kaldığı ve kulübü, Twitter kullanıcılarının yönettiği yönündeki eleştiriler. Pek de haksız sayılmaz bunları söyleyenler. Sabri ve Umut'a yönelen eleştiriler, Aydın Yılmaz'ın takımdan gönderilmesi, Niasse'nin imza atmasının önüne geçilmesinde taraftarların büyük payı var. 
Sosyal medyadan çıkan sonuçlarla ne ülke ne de bir spor kulübü yönetilir elbette ama bir gerçek var ki Twitter'ı kuran Jack'i biz hiç anlamamışız, ya da yanlış anlamışız. Jack, Twitter'ı yolda görseniz imza alacağınız, hatıra fotoğrafı çektireceğiniz, merhaba dediğinizde sesinizin titreyeceği futbolculara, teknik adamlara hakaret edin, küfürün gözüne verin diye kurmadı!