25 Aralık 2016

Sebastian Perez


Bazı futbolcular vardır, tuttuğun takıma gelir, bir sezon oynar, ağzınıza bir kaşık bal çalar sonra gider. Böyle adamları taraftar 'keşke' başlığı altında aklına yazar ve hiç unutmaz. Sanırım Ribery'den önce bir başka Fransız, Sebastian Perez de Galatasaray taraftarı için böyledir. Lucescu yönetiminde üçüncü yıldızı getiren şampiyonluğun uçan adamıydı Perez.
Tekmeye kafa uzatan, yürekli adamları tribünler hep sever de Perez'in kusuru sık sakatlanmasıydı. Marsilya'ya dönmüştü İstanbul'dan. Sonra plaj futbolu oynadığını da duyduk. Yakın tarihli bir röportajında İstanbul'u, Türk futbolunu sormuşlar Perez'e. Özlediği koku ne diye sorsam size; kebap, balık, Mısır Çarşısı'nın baharatları, denizin kokusu dersiniz öyle değil mi? Ben de öyle derdim ama Sebastian Perez'in özlediği koku tribünlerde yakılan meşalenin kokusu. Sözü ona bırakayım müsaadenizle: "Yakılan meşaleler yüzünden her maç beş-altı dakika geç başlardı ama bu beni hiç rahatsız etmezdi. Böyle bir atmosterde futbol oynamak harikaydı. Holiganizme elbette karşıyım ama o meşaleler var ya! En güzel parfüm kadar güzeldi o meşalelerin kokusu. Evet meşaleleri özlüyorum."

1 yorum:

Mehmet Ata dedi ki...

90'li yillar. Genciz, Ankarali olsak da Istanbul derbilerini kacirmadigimiz donem. Ben de o donemde mesalelerin goruntusunu, kokusunu cok severdim. Taa ki... Bir macta tribunde arka caprazimdaki kisi yanan mesaleyi sahaya dogru yollamaya kalkana dek. Uzaklara atabilmek icin kolunu geriye dogru almasiyla "cosss" benzeri tok bir ses ve kesif bir yanik konusu geldi. Burnumuzun dibinde arkasindaki kisinin saclarinin yarisi iki saniyede yandi. Gozunun etrafi kavruldu. "Ahhhhh" sesi ve kosarak merdivenlere dogru kosmasini asla unutamiyorum. Gozunu kaybetti mi bilmem. Ertesi gunku gazetelerde yarali birinden bahsedilmiyordu. Merak ediyorum, muhabirler meslek yasamlarinin basinda haber icin sadece sporcu ve yonetici pesinde mi olmaya kanalize edilirler? O gunden sonra da hic mesaleden yaralanan birinin haberini okumadim. Kimbilir, belki de ben atladim...