13 Mart 2016

Belki Şehre Bir Kupa Gelir

Bilgiye ulaşmanın imkansız değil ama zor olduğu yıllardı, Internet'in olmadığı yıllar. Biri çıkıp Atletico Madrid'in stadının altından karayolu geçiyor demişti. Yaşadığımız şehirde o yıllarda böyle bir tünel olmadığından merak etmiş, stadın fotoğrafını bulamadığımızdan dolayı da merak ettiğimizle kalmıştık. Madrid'de Manzanares nehrinin kenarından kıvırılan karayolunun Vicente Calderon Stadı'nın bir tribününün altından geçtiğini görebilmek için yıllar geçmesi gerekti. "Atıyor" dediğimiz çocuk haklıymış, hakkını da çok sonra verdik. Barselona'da Gaudi'nin eserlerinden, Dali'nin tablolarından daha çok ziyaretçi çeken bir müze var: Barcelona kulübünün günümüz teknolojisiyle dokuduğu ve sadece spor değil bir şehrin siyaset ve sanat tarihini de gözlerinizin önüne süren efsane müzesi. Gözler derken, günümüz müze ve sergiciliğinde sadece bir duyuya hitap edilmiyor artık. Baktığınız eser hakkında ya karşınızdaki ekrana ya elinizdeki tablete dokunuyor ya da kulaklıktan kendi dilinizde bilgi alıyorsunuz. Bir kupaya yakından bakarken karşı ekranda o kupayı getiren gollerin arşiv görüntüleri dönüyor ve bir başka salonda tezahüratlarla Camp Nou'nun atmosferini yaşıyorsunuz. Bizde Fenerbahçe son dönemde modern müzecilik standartlarını Şükrü Saracoğlu Stadı içinde yakalarken, Galatasaray, tarihini Beyoğlu'nda sergileyip stadyumdan uzak kalmanın sıkıntısını yaşıyor. Beşiktaş ise yeni stadı Vodafone Arena'da çok iddialı bir müze açmaya hazırlanıyor... Futbolu seviyor, izliyor ama hakkında çok okuyor ve tarihinin sayfalarında çok dolaşıyor muyuz emin değilim ama buna niyetlenenler için bugünlerde İstanbul'da doyurucu bir sergi açıldı. Goal Sergisi, Zorlu Performans Merkezi'nde sizi futbolun ilk günlerine kadar götürüyor ve zamanda yolculuk yaparak, Pele'den Maradona'ya, Cruyff'tan Messi'ye uzanan bir tura çıkıyorsunuz. 30 milyon euro değer biçilen ve futbol dünyasının en kapsamlı koleksiyonu olarak kabul edilen World Futball Collection'ın 600 eseri, Euro 2016 için geri sayıma başladığımız bahar ayları boyunca görülebilecek. 5 Haziran tarihine kadar sürecek serginin biletleri 30 TL, öğrenciler ise sergiyi 15 TL'ye gezebilecek. Aynı anda 400 kişinin ziyaretiyle sınırlı tutulan serginin girişinde size teslim edilen tabletlerle her formanın, kupanın, kramponun ya da hatıra eşyası hakkında kapsamlı bilgiye ulaşabiliyorsunuz. İlk durakta Türkiye Futbol Federasyonu'na ayrılan bölüm var. A Milli Takım'ın tarihinden unutulmaz kareler, ilk forma, kupalar derken kendinizi önce yüzden fazla formanın olduğu bir salonda ardından kalecilerle başlayan bir turda buluyorsunuz. Buffon'un Parma yıllardaki forması size defans hattına uğurluyor. Passarella'dan Beckenbauer'e, Roberto Carlos'un Inter günlerinden, Zanetti'nin bir ömür terk akıttığı formasına kadar... Orta sahada yok yok. Rivera'dan Pele'ye, Zico'dan Ronaldinho'ya, Platini'den Zidane'a kadar onlarca efsanenin formaları, kramponları ve dönemin dergi ve gazeteleri size kafanızda o maçları bir daha oynatıyor. 1800'li yıllardan kalma bilinen en eski futbol topundan, ilk Dünya Kupası Rimet'ye, Dünya Kupası'ndan, turun sonunda hatıra fotoğrafı çektirebileceğiniz Inter'in 2010 yılında kazandığı Şampiyonlar Ligi Kupası'na kadar geçen vakit gerçekten de bir futbol tecrübesi bırakıyor insanda. Eve gittiğinizde bütün bu yıldızların gollerini YouTube'dan bulup tekrar izleme isteği, bir zamanlar Vicente Calderon Stadı'nın altından geçen yolu görmek için yıllar boyunca bekleyen çocukluğunuza selam çakıyor, Kemal Burkay'ın Sezen Aksu'nun sesinde hayat bulan "Belki şehre bir film gelir, hadi gülümse" dizesi "Belki şehre bir kupa gelir" diye dönmeye başlıyor zihninizde. Gülümsüyorsunuz...